Başkan Filizkan yönetim kuruluna seçildi
Giriş Tarihi: 24.05.2024 19:34 Güncelleme Tarihi: 24.05.2024 23:07
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu(TGK) 4. Genel Kurul Toplantısı’nda Nuri Kolaylı yeniden başkan seçilerek güven tazeledi… Manisa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ali Filizkan da yönetimde yer aldı. TGK’da Kolaylı güven tazeledi Google News
Kütahya’ya, Türkiye’nin bütün illerinden gelen 93 delegenin katılımıyla gerçekleşen TGK Genel Kurulu, Kütahya Dumpınar Üniversitesi’nde yapıldı. Genel Kurulda Divan Başkanlığı’na Nazmi Bilgin, Başkan Yardımcılığına Mustafa Arslan, Yazmanlıklara Şevket Erzen ve Erkan Sağlam oy birliği ile seçildi.
Kongrede delegelere hitaben konuşma yapan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı şunları söyledi:
“Büyük özveri ve fedakârlıklarla kurduğumuz, örnek bir dayanışma içinde Türkiye’nin en üst çatı basın meslek kuruluşu haline getirdiğimiz Türkiye Gazeteciler Konfederasyonumuzun 2021 – 2024 çalışma dönemini geride bırakıyoruz. Pandemi ve yüksek enflasyon ortamında gerçekleşen bu süreç, basın sektörünün ekonomik darboğaza girdiği, haber alma özgürlüğü açısından çeşitli kısıtlamaların yaşandığı zor bir dönem oldu.”
Kütahya Valisi Musa Işın ile birlikte Ağrı Valiliği döneminde yaşadıkları 15 Temmuz gecesini anlatan Kolaylı, “Bizlere bugün ev sahipliği yapan değerli Kütahya Valimiz Sayın Musa Işın ile birlikte Ağrı Valiliği döneminde yaşadığımız 15 Temmuz gecesine dönmek istiyorum. 15 Temmuz’un önemini anlamak için elbette 12 Eylül 1980 darbesinde yaşananları bilmek gerekiyor.
Türkiye sabah 12 Eylül 1980 sabahı Hasan Mutlucan türküleriyle uyandığında, bütün ülkede sıkıyönetim ilan edilmiş, sokağa çıkma yasağı konulmuştu. Herkes, tek yayın organı olan TRT radyolarını ve tüplü siyah beyaz televizyonlarını açıp ne olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Kenan Evren sabaha karşı TRT ekranına çıkıp bildiriyi okuduğunda Türkiye darbeyi öğrenmişti.Yüzbinlerce insanımız aylarca hapislerde kaldı, 17 yaşındaki gençlerin bile yaşları büyütüldü ve asılarak idam edildi. Tarih yapraklarına kara bir leke olarak geçen ve ülkemizin en karanlık dönemlerinden birinin başlangıç günüdür 12 Eylül. Ve tarih 15 Temmuz 2016. Tarih yapraklarına halkıyla, medyasıyla, tüm kurum ve kuruluşlarıyla darbeye karşı Türkiye’nin direnişi olarak geçecek bir gündür 15 Temmuz.
Gelelim 15 Temmuz’da yaşadıklarımıza. Ağrı’da yapılacak olan 8. Başkanlar Kurulu toplantımıza katılmak için yola çıktığımda, Boğaziçi köprüsünün işgal edildiğini telefonla öğrendim ve adeta büyük bir şok yaşadım. Ağrıya vardığımda Cemiyet Başkanlarımız lobide toplanmış, endişe içerisinde televizyon izliyorlardı.
Kanal kanal dolaşıp ne olup bittiğini öğrenmeye çalışırken TRT darbecilerin bildirisini yayınlamaya başladı. Aynı anda diğer kanallar, bu bildirinin sahte olduğunu belirtiyorlardı.
Tüm Türkiye, şaşkınlık içerisinde ne yapacağını bilemez haldeyken CNN TÜRK, cep telefonu görüntüsüyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bağlandı. Aynı anda TRT hariç bütün kanallar CNN TÜRK’ün yayınını canlı olarak vermeye başladılar. İşte yıllarca hazırlanılan, en ince ayrıntıların bile düşünüldüğü sonradan ortaya çıkan darbenin kırılma noktası bu canlı bağlantıydı.
Cumhurbaşkanı, halkı darbeye karşı çıkmak için sokağa çıkmaya çağırıyordu. İşte o an, bu kanlı darbe girişiminin sona ermesinin başlangıcıydı. Halk sokaklara döküldü; tankların üzerlerinden geçmesine, otomatik silahlarla ateş açılmasına, helikopterlerle, uçaklarla üstlerine bomba atılmasına rağmen yılmadı ve polisiyle, darbe karşıtı askeriyle, medyasıyla yüzlerce şehit vererek darbeyi önledi.
Tüm bunlar olurken biz de TGK icra heyetimizle birlikte hemen Vali Musa Işın’ın yanına koştuk. Ağrı direnişini yönetirken destek olduk. Halka ilk hitabında, ilçelere cep telefonuyla bağlanıp demokrasiye sahip çıkma çağrısında yanındaydık.
Ağrı Valisi Musa Işın, o gece kendisini teslim almaya geleceğini söyleyen darbeci Doğubayazıt Mekanize Tugay Komutanı’na, “haysiyetsiz ve şerefsiz bir insansın, hainsin. Burada binlerce insan var, beni ve onları çiğnemeden hiçbir şey yapamazsın. Yüreğin yetiyorsa gel al bizi ve halkı” diyecek kadar yürekli bir vatanseverdir.” dedi.
Kolaylı, sözlerine şöyle devam etti: “Ertesi gün Başkanlar Kurulu toplantımızı tek maddeli gündemle topladık. Akabinde Ağrı’da bulunan 74 Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Ağrı Valisi Musa Işın’la birlikte tek yürek halinde darbeye karşı olduğumuzu içeren bildirimizi okuyarak kamuoyunda paylaştık.
Açıklamamızda, Türkiye’nin sorunlarının çözümünün ancak ve ancak demokratik sistem içinde çözüleceğine dikkat çekerek, darbe girişimini lanetledik.
O gün, darbe girişimine tepki gösteren ilk sivil toplum kuruluşu Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu oldu. Darbeye karşı çıkışımızın haberlerini hemen medyalarımıza ilettik ve tüm Türkiye’ye duyurduk.Sonuç olarak; 1980’de olsaydık, darbecilerin diktatörlüğünde ne olacağımız belli olmayan bir karanlığa sürükleniyor olacaktık. Kimimiz hapislerde, kimimiz mezarlıkta olacaktı. Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı olarak siz değerli basın mensuplarıyla, medyamızla gurur duyuyorum.
15 Temmuz darbesini atlatmanın gönül rahatlığını yaşarken, 2021 – 2024 çalışma dönemimizde gerçek anlamda büyük sorunlarla mücadele ettik.”
TBMM ÇATISI ALTINDAKİ SON ÇALIŞMALARINDAN BAHSETTİ TBMM çatısı altındaki son çalışmalarından bahseden Kolaylı, “2022 yılının ilk yarısında Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin ortak imzalarıyla “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” TBMM gündemine geldi. Kanun teklifi, şu an tek tek okuyarak zamanınızı alamayacağım kadar çok sayıda olumsuz maddeyi içeriyordu. Bu gelişme üzerine, yol arkadaşlarım Sefa Özdemir, Mustafa Arslan ve Sinan Tunç ile birlikte adeta Ankara’da kamp kurduk ve Onursal Başkanımız Nazmi Bilgin’in katılımıyla TBMM’nin kapısını her gün aşındırdık. Sektörümüzü ve basın çalışanlarını zor durumda bırakacak maddeleri tek tek ele aldık, nedenlerini ve sonuçlarını rapor haline getirdik. TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’na ve TBMM Adalet Komisyonu’nda raporlarımızı sunduk, komisyonlarda söz aldık, konuşmalar yaptık, çekincelerimizi ortaya koyduk. Tüm bu çalışmalarımızı gün gün haber haline getirerek sizlere ulaştırdık, tüm ülkede haber olmasını sağladık. Sizlerden şehirlerinizdeki medya kurumlarının iletişim bilgilerini aldık ve adeta Türkiye’yi ayağa kaldırdık. Tüm bu çabalarımız sonucu; gazetelerin kapanmasına yol açacak, basına yönelik sansürü ve otosansürü daha da derinleştirecek yasa teklifinin, geri çekilerek 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama yılına ertelenmesini sağladık. Bu erteleme hepimizin başarısı olsa da, istediğimiz değişiklikler düzeltilmeden “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” TBMM’de yasalaştı. Bu dönem bizlere verdiğiniz desteğe içtenlikle teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Pandemiden beri yerel basının ekonomik darboğaz içinde olduğunu vurgulayan Kolaylı, “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik paketiyle tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını dile getirdi.
Kolaylı, “Bilindiği gibi yerel basının tek geliri, abone satışları, reklamlar ve Basın İlan Kurumu aracılığıyla alınan resmi ilanlardır. Ancak “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi” kapsamında getirilen kısıtlamalarla yerel basının bu gelirlerinde önemli oranlarda azalma yaşanacaktır. Pandemiden bu yana yaşanan ekonomik sorunlara göz attığımızda; Gazete maliyetlerini oluşturan kâğıt, kalıp ve mürekkep başta olmak üzere tüm malzemelerin döviz cinsinden fiyatları artmış, medya kuruluşlarının girdileri Dolar bazında yüzde 50’ye varan oranlarda yükselmiş, genel giderlerdeki ve asgari ücretteki artışın da etkisiyle yüzlerce yerel medya kuruluşu kapanma noktasına gelmiştir. Bu ortamda uygulamaya konan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, adeta yerel basının idam fermanıdır. Yerel basının yaşatılması için; Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’ndeki olumsuz uygulamaların iptal edilmesi konusunda çalışıyoruz. Değerli başkanlarım illerinin milletvekillerine geçtiğimiz hafta içinde konuyu aktardı ve destek istedi. Umuyorum bu sorunu da dayanışma içinde aşabiliriz.” şeklinde konuştu.
YORUMLAR