Karanlık cinayetlerin sır perdesi aralandı! Necip Hablemitoğlu ve İhsan Güven suikastlerinde FETÖ kumpası

Necip Hablemitoğlu suikastında tetiği çeken parmağın, Dost Tarikatı lideri İhsan Güven ve eşi Sibel Güven'i öldüren silahı da ateşlediği ortaya çıkmıştı. Güven suikastının örgütsel şüphelisi FETÖ'nün, cinayet dosyasını nasıl kararttığının detayları da deşifre oldu.

Karanlık cinayetlerin sır perdesi aralandı! Necip Hablemitoğlu ve İhsan Güven suikastlerinde FETÖ kumpası
Giriş Tarihi: 27.7.2022  06:59 Son Güncelleme: 27.7.2022  07:00

Necip Hablemitoğlu suikastında tetiği çeken parmağın, Dost Tarikatı lideri İhsan Güven ve eşi Sibel Güven’i öldüren silahı da ateşlediği ortaya çıkmıştı. Güven suikastının örgütsel şüphelisi FETÖ'nün, cinayet dosyasını nasıl kararttığının detayları da deşifre oldu.

İhsan Güven cinayetinin arka planındaki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) izinin nasıl saklandığına dair yeni bulgular ortaya çıktı. Buna göre Güven suikastının örgütsel şüphelisi olan FETÖ, cinayet dosyasını tamamen karartarak beş sözde şüpheli buldu ve yargılayıp ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm etti.

Bu beş kişi, FETÖ devletten uzaklaştırıldıktan sonra 2016'da görülen davanın karar duruşmasında ise beraat etti. FETÖ'nün Necip Hablemitoğlu suikastında tetiği çeken Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun izine ve dolayısıyla FETÖ'ye ulaşılmaması için İBDA-C örgütü üyesi birini ve ona yardım ettiği öne sürülen dört kişiyi yakalayıp suikastı kararttığı anlaşıldı.

AHMET TARKAN MUMCUOĞLU

Bu karartma, FETÖ'nün yurtdışındaki firari savcısı Zekeriya Öz'ün 2008'de Özel Yetkili Savcı iken İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazdığı yazıda çarpıcı biçimde görülüyor. Öz'ün yazısında, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan yazar Ergün Poyraz'ın Tarikat, Siyaset ve Cinayet adlı kitabında Hablemitoğlu cinayeti ile İhsan Güven cinayeti arasında ikiz derecesinde benzerlikler olduğundan söz edildiği belirtiliyor.

Yıllar sonra açığa çıkan gerçeği FETÖ, "Ergün Poyraz Ergenekon Terör Örgütü'nden manipülatif bilgiler alıyor" diyerek Poyraz'ı soruşturmaya dâhil edip karartı. Öz'ün o dönemde mahkemeye yazdığı yazıda yer alan en çarpıcı kısımlardan biri şu: "Ergün Poyraz'ın kitabının 281. sayfasında Necip Hablemitoğlu ve İhsan Güven cinayetinin çoğu yönden benzerlikler gösterdiği, İhsan Güven cinayetinin çözülmesi durumunda Necip Hablemitoğlu cinayetinin de çözüleceği yönünde bilgilerin bulunduğu anlaşılmıştır." Bu yazıdan, kitapta iki cinayet arasındaki ikizliğin tespitinin FETÖ'yü son derece rahatsız ettiği ve FETÖ'nün kendi azmettirdiği iki suikastın karartılması için soruşturmanın seyrini 180 derece değiştirdiği anlaşılıyor.

Yazıda ayrıca Poyraz'ın kitabında İhsan Güven'in Fetullah Gülen davası ile alakalı olarak dönemin DGM Başsavcısı Nuh Mete Yüksel'e bilgi ve belge ilettiği bahsinin yer aldığı belirtiliyor ve "Ergün Poyraz'ın notlarında da Nuh Mete Yüksel'le birçok görüşmesinin bulunduğu anlaşılmıştır" deniliyor. İhsan Güven cinayeti davasında 2012'deki ilk kararı veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üyelerinin tamamı ile savcının FETÖ'cü olduğu da ortaya çıktı. Meslekten ihraç edilen mahkeme heyeti içinde şu isimler yer alıyordu: Rüstem Eryılmaz (Başkan), Hadi Çağdır (Üye), Mesut Özcan (Üye). Ayrıca savcı İsmail Tandoğan da FETÖ'den ihraç oldu

'ULUSALCI KOMUTANLAR YAPTI' ALGISI OLUŞTURULDU
FETÖ, tıpkı İhsan Güven cinayeti gibi Necip Hablemitoğlu suikastının çözümünü engellemek için de akıl almaz planlar yaptı ve devreye soktu. Sabah'ta yer alan habere göre, FETÖ, Necip Hablemitoğlu'nun ulusalcı generallerin talimatıyla öldürüldüğü algısını yaymak için yolsuzluk.com adlı bir site kurdu. Yolsuzluk. com, aslında FETÖ'cüler tarafından yönetilen bir siteydi. Zaten Hablemitoğlu da bu sitenin örgüt tarafından yönetildiğini söylemişti. Ancak siteyi TSK'nın komuta kademesindeki üst düzey isimleri yıpratmak için kuran FETÖ'cüler Hablemitoğlu'nun da kendi yazarları olduğunu öne sürecek kadar ileri gitti.


KOMUTANLA KONUŞMAYI KOYMUŞLAR!
Zekeriya Öz'ün cinayeti karartmak için hazırladığı dosyanın eklerinde MGK Genel Sekreterliği de yapan kuvvet komutanlarından Cumhur Asparuk ile İhsan Güven arasında geçen bir konuşmanın tapesi de yer alıyor. Bu tapede Güven'in "O Fetullah hakkında da kitaplar yazmıştık. Akademi Komutanı 'Bu kitapları kütüphanemize koymamıza izin verir misiniz?' diye sordu. Ben de cevap verdim: 'Kafanıza koyun, kafanıza…' Bu tapeden Güven'in Gülen'le ilgili yazdığı kitapların FETÖ'yü rahatsız ettiği ve maktulün bu yüzden hedef seçildiği anlaşılıyor.


'KARDANADAM11' E-POSTA ADRESİ...
FETÖ, tıpkı Hablemitoğlu suikastında olduğu gibi azmettirdiği İhsan Güven cinayetini de karartmak için kendi polislerine 'Kardanadam11 @Gmail. com' isimli sahte e-mail adresinden e-posta ihbarı yaptı. Hablemitoğlu ve Güven'i öldürten örgütün bir üyesi yazmış gibi gösterilen bu ihbarda her iki suikastta da 'Ergenekon' şüpheli gibi gösterildi ve şöyle denildi: Bazı özel operasyonlarda kullanılan şahıslar ve ulaşılabilecek yakınları Özel Kuvvetler gibi birimlere alınarak inceleniyor. İBDA/C içerisinden bazı şahısların da yine bizim tavsiyemizle Özel Kuvvetlere alınarak eğitim verildiğini biliyorum.

FETÖ TEHDİDİNE İŞARET ETTİLER 2 YIL ARAYLA SUSTURUCULU SİLAHLA ÖLDÜRÜLDÜLER
Fetullahçılar Türkiye'nin yüz yüze olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır" tespitinde bulunan Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002'de silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Bu suikasttan 2 yıl sonra 1 Mayıs 2004'te Tuzla'da Dost Tarikatı lideri İhsan Güven ve eşi katledildi. Hablemitoğlu, ölümünden bir süre önce İhsan Güven'le Fetullahçı yapılanmanın ne kadar tehlikeli bir örgüt olduğunu konuşmuş ve Köstebek adlı kitabında kullanılmak üzere bazı gizli belgeleri kendisinden edinmişti. İki isim de susturucu silahla öldürüldü. Hablemitoğlu suikastının ardından Güven çiftinde de eski Özel Kuvvetler mensubu Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun izine ulaşıldığı 25 Temmuz'da ortaya çıkmıştı.

2012'de 5 şüpheliye müebbet hapis kararı veren mahkemenin başkanı FETÖ'cü Rüstem Eryılmaz'dı. Hrant Dink davasının da kritik ismi Eryılmaz, 2016'da Manisa'da yakalanarak tutuklandı. 2016'daki yeniden yargılamada FETÖ'nün üzerine suç yıktığı 5 sanık beraat etti.

Son dakikaAK Parti MYK sona erdi! Ömer Çelik: Zaho'daki katliam tipik bir PKK saldırısıdır
Giriş Tarihi: 25.7.2022  18:06 Son Güncelleme: 25.7.2022  20:15
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten MYK toplantısı sonrası son dakika açıklamaları! Muhalefete gasp siyaseti eleştirisi...
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten muhalefete eleştiri: Hizmet gaspı siyasetine geçtiler
Ömer Çelik: Türkiye'nin suçlanması planlı bir provokasyondur

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısı sonrası önemli açıklamalarda bulundu. Çelik "Partimizin önceden açıkladığı çalışmaları CHP sahiplenmeye başladı. Hükümetimiz o çalışmayı tamamlayıp da açıkladığı zaman 'Biz dedik de oldu' gibisinden, şimdi de hizmet üretememe, hizmet engelleme siyasetinden, hizmet gaspı gibi bir siyasete, bir gasp siyasetine geçtiler" ifadelerini kullandı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK Toplantısı sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulunuyor. Irak'ın kuzeyindeki sivillere olan saldırıyla ilgili açıklamalarda bulunan Çelik, "TSK'nın sivillere karşı bir eylemde bulunmaması için dünyanın en hassas ordusu olduğunu belirtmek isterim. Hemen birilerinin Türkiye’yi suçlaması açık ve net ifade etmek isterim ki planlı bir provokasyondur ve Türkiye’nin hedef gösterilmesi son derece yanlıştır. Kullanılan silahtan ve yönteme kadar tipik bir PKK saldırısı olduğu açıktır" ifadelerini kullandı.

 

AK Parti MYK Toplantısı, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapıldı. Parti Sözcüsü Ömer Çelik canlı yayında toplantıda konuşulan konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik Bursa'daki çöp evde bulunan çocuk hakkında Aile Bakanlığı'nın devrede olduğunu ve konunun yakın takipçisi olduklarının altını çizdi. Zaho'da yaşanan olayın PKK'nın bir provokasyonu olduğunu söyleyen Çelik "PKK'ya özgü bir planlı katliamdır" dedi. Muhalefeti gasp siyaseti yapmakla eleştiren Çelik "Hükümetin zaten yaptığı şeyleri biz söyledik de yaptık denmesi gasp siyasetidir." ifadelerini kullandı. İşte detaylar...

Son dakika bilgisine göre Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sona erdi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik toplantı sonrasında açıklamalarda bulundu. Zaho'da yaşanan kanlı saldırıyı hatırlatan Ömer Çelik "Kuzey Irak'taki saldırılar planlı provokasyondur. PKK'ya özgü katliamdır. Geçmişte de gerçekleştirdiği bir eylemdir." dedi. Muhalefeti gasp siyaseti yapmakla eleştiren Çelik "Hükümetin icraatleri hakkında 'Biz söyledik de yapıldı' denmesi gasp siyasetidir." ifadesini kullandı. İşte son dakika açıklamaları...

Son dakika... AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.

Saat 16.40'ta başlayan AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleşen basına kapalı toplantı, sona erdi.

AK Parti Sözücü Ömer Çelik, MYK sonrası önemli açıklamalarda bulundu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Irak'ın Duhok vilayetinin Zaho ilçesindeki saldırıya ilişkin, "Irak'ın kuzeyindeki saldırı, hemen birilerinin Türkiye'yi suçlaması, açık ve net bir şekilde söylemek isterim ki planlı bir provokasyondur." dedi.

Son Dakika! Ömer Çelik: Çöp evde bulunan çocuk ile ilgileneceğiz | Video

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.

Tüm gazetecilerin basın bayramını kutlayan Çelik, "Hepinizin müsaadesi ile bu basın bayramını geçenlerde öldürülerek rahmetli olan Şirin Ebu Akile'ye adamak isterim. Onu bir kere daha rahmetle anıyoruz. Umarım ki Şirin Ebu Akile'nin öldürülmesi ile ilgili soruşturma kapsamlı bir şekilde yapılır ve onun arkasında bu katliamı gerçekleştirenlerin kim olduğu net bir şekilde ortaya çıkar. Bu konuda gri açıklamalar yapılması utanç vericidir, net ve kapsamlı bir açıklama yapılmalı ve rahmetlinin, Şirin Ebu Akile'nin katilleri ortaya çıkarılmalıdır." diye konuştu.

Ömer Çelik, Türkiye'nin son dönemde yürüttüğü diplomasiye değinerek, şunları söyledi:

"Türk diplomasisinin çok boyutlu olarak dünyanın önündeki bütün meselelerde Türkiye'nin gündemini meşgul etmesi ama aynı zamanda da dünyayı meşgul eden bu konuların Türkiyesiz konuşulamıyor olması, ülkemizin her açıdan ne kadar merkezi bir rol ürettiğini gösterirken aynı zamanda hiçbir şekilde unutmamak gerekir ki bu çerçevede Türkiyesiz bu meselelerin konuşulması da çözülmesi de herhangi bir şekilde ele alınması da söz konusu değildir. Bu çerçevede değerlendirmek gerekir bütün bunları, bu çerçevede ele almak gerekir. Son olarak ortaya çıkan tahıl koridoru meselesi Cumhurbaşkanımızın burada gösterdiği dirayetle, irade ile güçlü bir şekilde çözülmüştür. Burada tabii Rusya ve Ukrayna taraflarının bir araya getirilmesi dünyanın önündeki tahıl krizinin çözülmesi bakımından bu son derece önemlidir."

Türkiye-İran-Rusya üçlü zirvesine ilişkin Çelik, "Bu Astana zirvesinde öteden beri Suriye'deki meselenin ele alınmasıyla ilgili olarak bir gündeme gelirken, aslında bu zirve vesilesiyle gündeme gelindiğinde dünyadaki ve bölgedeki pek çok gelişmenin konuşulması açısından da bir zemin teşkil ediyor bu tabii ki. Tabii bu Astana zirvesinin hemen bu tahıl diplomasisinin öncesinde gerçekleşmesi de tahıl diplomasisine, gıda diplomasisine, tahıl krizinin çözülmesine, gıda diplomasisi ile ilgili bir altlık, bir ön çalışma oluşmasına fırsat sağladığı bu açıdan da kıymetli oldu." ifadesini kullandı.

Son dakika: AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten MYK Toplantısı sonrası önemli açıklamalar |
Video


AK Parti MYK Toplantısı, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapıldı. Parti Sözcüsü Ömer Çelik canlı yayında toplantıda alınan kararlara ilişkin açıklamalarda bulundu.

BURSA'DAKİ ÇÖP EVDE BULUNAN ÇOCUK

Bursa'da çöp evde bulunan çocukla ilgili her aşamayı takip edeceğimizi bilmenizi isterim. Aile Bakanlığımız da devrede.

AYASOFYA CAMİİ'NİN İBADETE AÇILMASI

Milletimizin dualarla uzun zamandır dile getirdiği Ayasofya Camii ibadete açıldı. Dün ibadete açılışının ikinci yılıydı. Lozan Antlaşması'nın 99. yılını kutladık, 100. yılını da inşaallah görmekle kutlayacağız.

TAHIL KORİDORU

Hiçbir şekilde unutmamak gerekir ki, Türkiye'siz meselelerin çözülmesi söz konusu değildir. Bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Tahıl koridoru meselesi Cumhurbaşkanımızın gösterdiği dirayetle çözülmüştür. Rusya-Ukrayna'nın bir araya getirilmesi. Türkiye'nin içinde bunu küçümseyenler oldu. Astana Zirvesi'nin tahıl zirvesinin öncesinde gerçekleşmesi de gıda krizinin çözülmesine ön bir çalışma oluşmasına olanak sağladı.

TÜRKİYE SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNDEN YANA

Astana zirvesi olarak ortaya çıkan tablo kolay yollardan geçmedi. Türkiye Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanadır.

ZAHO'DAKİ OLAY PKK'YA ÖZGÜ KATLİAMDIR

Kuzey Irak'taki saldırılar planlı provokasyondur. PKK'ya özgü bir planlı katliamdır. Geçmişte de gerçekleştirdiği bir eylemdir.

CHP'NİN GASP SİYASETİ

Gençlerimizle ilgili KYK kredilerinin enflasyon farkının silinmesi bu sadece ana para üzerinden ödenecek. Bu cumhurbaşkanımızın açıkladığı bir konudur. Çıkıp gasp siyaseti uyguluyorlar. Rakibimizin zayıf olmasından hoşnut olmayız. Siyasi vizyon üretse diyalektik süreç işler. Herkes daha çok gayret eder. Hükümetin zaten yaptığı şeyleri biz söyledik de yaptık denmesi gasp siyasetidir.

ERMENİSTAN'LA NORMALLEŞME

Ermenistan'la normalleşme süreci Ermenistan tarafı sözünü tuttuğu sürece mümkündür. Normalleşmenin güçlenerek devam etmesi önemlidir. Doğrudan hava kargo taşımacılığı başlayacak.

YUNANİSTAN'IN TÜRK OKULLARINI KAPATMASI

Yunanistan yine yanlış bir adım attı. Türk azınlığa ait 4 okulu kapattı. O çocukları eğitimden uzak tutmak yanlıştır. Bu asimilasyona dönük siyasettir. Yunanistan'ı bir kere daha Türk azınlığa dönük bu ayrımcı politikalara son vermeye davet ediyoruz.

HAMANEY'LE GÖRÜŞME

İran'da Ayetullah Hamaney dini ve aynı zmanada siyasi bir makam. Cumhurbaşkanımız ne zaman İran'a gitse her iki ülkenin bayrakları orada bulunmaktadır. Hamaney'le görüşmede ise Hamaney'in cumhurbaşkanı olmaması nedeniyle farklı uygulama yapılıyor. Putin'le görüşmede de başka devlet başkanlarıyla görüşmelerde de İran dışında başka bir bayrak bulunmamaktadır. Anayasal olarak bizde olmayan bir makamın bulunması nedeniyledir.

ÇEVRE AJANSI İDDİASINA TEPKİ

O ajans Emine Erdoğan Hanımefendi'ye ait değil. Emine Hanım'ın yürüttüğü faaliyetlerin dünyada da yaygınlaşması gerektiğini söyleyen konuşmalar yapıyorlar ama maalesef Türkiye'de sürekli yalan haber ve propaganda üretiliyor. Emine Hanım'ın yürüttüğü faaliyetlerin daha da yayılması dünya tarafından da arzulanan bir şey.

ABD'DEN YPG'Lİ TERÖRİSTE TAZİYE MESAJI

Vahim bir adım. CENTCOM eğer bir teröristle ilgili taziye mesjaı yayınlıyorsa vahim bir durumdur. Kınanması gerekir. NATO'daki müttefikimiz Türkiye'yi tehdit eden terör örgütü için taziye mesajı yayınlıyor. İlkesizliktir. Bu bir IŞİD'le mücadele amacı değil. Suriye'de yeni bir Afganistan'a çevirme faaliyetidir.

Çelik, Türkiye'nin ilkeli bir şekilde uluslararası hukuka uygun olarak terörle mücadelesini sürdürdüğünü belirterek, Jandarma ve Emniyet teşkilatının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Milli İstihbarat Teşkilatının, entegre bir stratejiyle ve senkronizasyon içinde terörle mücadeleyi yüksek bir performansla sürdürdüğünü aktardı.

"PKK SALDIRISI OLDUĞU NET VE AÇIKTIR"

Irak'ın Duhok vilayetinin Zaho ilçesindeki saldırıya değinen Çelik, şunları paylaştı:

"Biz geçmişte pek çok provokasyonla karşılaşmış bir ülkeyiz, provokasyonlara karşı deneyimliyiz. Terörle mücadeleyi verirken herhangi bir şekilde kardeş ülkelere zarar vermemek, kendi milli güvenliğimizin gereklerini yerine getirirken kardeş ülkelerin de güven içerisinde olmasına, kardeş ve dost ülkelerin, komşu ülkelerin de güvenliğinin sağlanmasına her zaman önem göstermiş bir ülkeyiz. Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetlerinin sivillere karşı herhangi bir eylemde bulunmaması için dünyanın en hassas ordusu olduğunun altını bir kere daha çizmek isterim. Yani birçok çatışma bölgesinde bile oradaki bağımsız raporlar, bağımsız gözlemciler bile bunu ifade etmektedir. En zor koşullarda bile Türk Silahlı Kuvvetleri bu hassasiyeti göstermiştir. Tabii PKK terör örgütüne karşı ve PKK'nın Suriye'deki koluna karşı bir operasyon hazırlığının olduğu bir dönemde bu çerçeve içerisinde Irak'ta meydana gelen olay, Irak'ın kuzeyindeki saldırı, hemen birilerinin Türkiye'yi suçlaması, açık ve net bir şekilde söylemek isterim ki planlı bir provokasyondur. Bu planlı provokasyon, Türkiye'nin PKK ile mücadelesini, hem Irak'taki hem Suriye'deki PKK unsurlarına dönük mücadelesini akamete uğratmaya dönük planlı bir provokasyondur.

Bu saldırı sonrasında hızlı bir şekilde Türkiye'nin hedef gösterilmesi son derece yanlıştır. Kardeş Irak halkını kendimizden ayırmayız, kardeş Irak halkının bütünlük, güvenlik ve refah içerisinde yaşaması bizim en büyük arzumuz ve gayemizdir. Yıllardır da bunun için gayret etmekteyiz. Herhangi bir şekilde Irak halkına zarar verecek bir eylemin Türkiye'den kaynaklanması söz konusu olamaz. Bir hatamız olduğunda da biz bunu Iraklı makamlarla, Irak halkıyla açık ve net bir şekilde paylaşırız. Irak'ın kuzeyinde meydana gelen o saldırının tam Türkiye'nin Suriye'ye dönük hazırlıkları devam ederken gündeme getirilmesi planlı bir provokasyondur ve bunun bu işlerde uzmanların ve uzman olanların geçmişteki birtakım eylemlerle mukayese ettiği zaman açık ve net görebileceği gibi kullanılan mühimmattan ve silahtan olayın gerçekleşmesinde kullanılan yönteme kadar tipik bir PKK saldırısı olduğu net ve açıktır. Bu, PKK'ya özgü bir yöntemdir. PKK'nın elinde işte bu çeşitli birtakım malzemelerle gerçekleştirebileceği, geçmişte de gerçekleştirdiği bir eylemdir. Bu sebeple bir kere daha söylüyoruz ki Irak halkı ile ortak düşmanımız, PKK başta olmak üzere terör örgütleridir."

"KARŞILIĞI OLAN BİR SİYASET DEĞİL"

Çelik, "Türk siyasetinde bir hafta 10 gündür enteresan bir şey olduğunu" dile getirerek, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanımız üst üste birçok icraatı açıklıyor, hizmet siyaseti ile ilgili yeni aşamaları açıklıyor, ondan sonra CHP çıkıyor 'Bunları biz dedik de yaptınız' diyor. Şimdi tabii trajikomik bir şey yani bizim arkadaşlarımızın aylarca süren çalışmaları neticesinde biz bu çalışmaları yürütüyoruz. Yakında açıklayacağız dediği birçok konu var. Bu konulardan bir tanesini duyuyorlar, tam onun ortasında, çalışmanın ortasında çıkıyorlar işte 'Biz iktidara gelirsek şunu şunu yapacağız'. Hükümetimiz o çalışmayı tamamlayıp da açıkladığı zaman 'Biz dedik de oldu' gibisinden, şimdi de hizmet üretememe, hizmet engelleme siyasetinden, hizmet gaspı gibi bir siyasete, bir gasp siyasetine geçtiler. Tabii bunun herhangi bir şekilde bir etkisi olması söz konusu değil, yani nihayetinde bunu yapan bizim hükümetimizdir, nihayetinde bunlarla ilgili yürütülen projeler aylar evvel yine açıklanmaktadır ve bir yerde açıklanan bir şeyi bir müddet sonra tutup 'İşte biz gelirsek şöyle şöyle yapacağız' demek herhangi bir şekilde karşılığı olan bir siyaset de değildir."

AK Parti'li Çelik, Yunanistan'ın 2022-2023 eğitim öğretim yılında Batı Trakya Türk azınlığına ait 4 ilkokulu daha kapatma kararına ilişkin, "Maalesef yine yanlış bir adım attı Yunanistan, Türk azınlığa ait 4 tane okulu kapattı." sözlerini sarf etti.

Bunun Yunanistan tarafından sistematik olarak yapılan ve insan haklarına, anlaşmalara ve her türlü mutabakata aykırı bir insan hakları ihlali olduğunu vurgulayan Çelik, Avrupa Birliğinin, en başta buna müdahale etmesi gerektiğini belirtti.

Çelik, "Yunanistan'ın gerekçesi tipik bir gerekçe. 'Öğrenci azlığı nedeniyle kapatıyorum' diyor. Burada öğrenci azlığı vardır yoktur meselesi, Türk azınlığın karar vereceği mesele. O çocukları eğitimden mahrum etmek son derece yanlış. Yani işte 'Kapattım' demiyor da 'Geçici durdurma yaptım' diyor ama geçmişte bunun arkasından ne geldiğini görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, resmi ziyarette bulunduğu sırada İran lideri Ayetullah Ali Hamaney'le yaptığı görüşmede İran bayrağının yanında Türk bayrağı bulunmamasının tartışıldığı hatırlatılan Çelik, Erdoğan'ın İran'daki hukuki ve siyasi karşılığının Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi olduğunu söyledi.

İran'daki anayasal düzenin farklı olduğunu dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

"Ayetullah Hamaney bir ruhani makamda ama aynı zamanda siyasi yetkileri olan bir makam bu. Dolayısıyla oradaki anayasal düzenin işleyişi içerisinde oluşturulmuş bir makam. Cumhurbaşkanı'mız ne zaman İran'a gitse çeşitli cumhurbaşkanlarıyla görüşmeleri oldu. Bütün o fotoğraflara bakılabilir... Her iki ülkenin bayrakları da orada bulunmaktadır. Hamaney ile görüşmede ise Hamaney'in, Cumhurbaşkanı olmaması, İran düzeni içerisinde daha farklı bir konumda olması sebebiyle o tip bir uygulama yapıyorlar. Ama bu uygulama sadece Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na dönük değildir. Sayın (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'in ziyaretine de bakın. Aynı şekilde orada Rusya bayrağı yoktur. Hamaney'in başka görüşmelerinde başka bir format varmış da Türkiye'ye dönük olarak ayrı bir format uygulanmış gibisinden herhangi bir şekilde bir yaklaşım doğru değildir. Bu bilgisizlikten kaynaklanır."

Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türk bayrağı konusundaki hassasiyetinin pek çok uluslararası platformda açık ve net görüldüğünü de sözlerine ekledi.

"ALMANYA'NIN İRAN VE RUSYA İLE HİÇBİR BAĞLANTISI YOK MU?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Tahran Zirvesi'nde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile görüşmesinin Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock tarafından "bir meydan okuma" olarak nitelendirildiğinin aktarılmasının ardından değerlendirmesi sorulan Çelik, "O beyanatını gördüm. Almanya Dışişleri Bakanı diplomasiden ne anlıyor bilmiyorum." ifadesini kullandı.

Çelik, Suriye'nin terör örgütlerinden arındırılması, ülkenin toprak bütünlüğünün korunması için Rusya, İran ve Türkiye bir format içerisinde görüşme yapıyorsa bundan herhangi bir Avrupa Birliği (AB) ülkesinin mutluluk duyması gerektiğini söyledi.

"Almanya'nın herhangi bir şekilde İran ve Rusya'yla hiçbir bağlantısı yok mu?" ifadesini kullanan Çelik, İran ile yürütülen nükleer müzakerelerde Almanya'nın da bulunduğunu, "o zaman bunun da meydan okuma" olduğunu kaydetti.

Çelik, "Böyle bir diplomasi anlayışı olabilir mi? Son derece yanlış bir değerlendirmede bulunmuştur. Bunun eleştirilmesi bile yanlışken bir de böyle 'meydan okuma' gibisinden birtakım sözlerle bunun değerlendirilmesi ne diplomatik açıdan doğrudur ne de Almanya adına konuşuyorsa Almanya'nın çıkarları açısından uygundur. Tam tersine, Alman Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'nin bu çabalarını takdir eden bir açıklama yapması beklenir." şeklinde konuştu.

"ÖNCE YALAN HABER, ARKASINDAN KARA PROPAGANDA ÜRETİLİYOR"

"Çevre ve iklim değişikliğiyle mücadeleye dönük çalışmalarıyla tanınan ve dünyanın takdirini kazanan Emine Erdoğan'a yönelik algı operasyonları yeniden söz konusu. Çevre Ajansının Emine Erdoğan'a bağlandığı ve ihalelerini hanımefendinin yönettiği iddia edildi. Sizce bu faaliyetleri yürütenler hanımefendiyi de hedefe alarak neyi amaçlıyor?" sorusu üzerine de Çelik, şöyle konuştu:

"Emine Erdoğan hanımefendinin çevre konularındaki öncülüğü, ortaya koyduğu inisiyatif sık aralıklarla Birleşmiş Milletler mekanizmaları başta olmak üzere çeşitli uluslararası örgütlerden ödül alıyor. Dolayısıyla bu, takdir edilmesi gereken ve muhakkak surette titizlikle sahiplenilmesi gereken bir şeydir. Bunların dünya için ne kadar kıymetli olduğunu dışarıdakiler biliyor; Emine Hanım'ın yürüttüğü faaliyetlerin dünyada da yaygınlaşması gerektiğini ifade ediyorlar bu ödül törenlerinde. Ama Türkiye'de maalesef sürekli olarak bir yalan haber üzerine bir kara propaganda devam ediyor. Önce yalan haber, arkasından kara propaganda üretiliyor."

VAHİM BİR ADIMDIR"

CENTCOM'un sosyal medya hesabından terör örgütü PKK/YPG elebaşı için paylaştığı taziye mesajına ilişkin değerlendirmesi sorulan Çelik, "Vahim bir adım. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı eğer bir teröristle ilgili taziye mesajı yayımlıyorsa bu vahim bir durumdur, bu kınanması gereken bir durumdur." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin NATO'daki müttefikinin, Türkiye'yi tehdit eden bir terör örgütüne karşı taziye mesajı yayımladığına dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:

"Diyor ki 'Ortağımız, IŞİD'e karşı şöyle mücadele ediyordu, böyle mücadele ediyordu...' Sizin İŞİD'e karşı mücadele ediyor dediğiniz bu kişiler, ellerindeki silahları Türk askerine, yani NATO üyesi bir ülkenin askerine veya Türk vatandaşlarına doğrultuyorlar. Böyle bir ilkesizlik olabilir mi? Ondan sonra nasıl konuşacaksınız terörle mücadeleden, şundan bundan. Dünyanın en büyük yalanı, IŞİD'e karşı mücadele ediyorlar diye bir başka terör örgütünün desteklenmesidir. Yani yarın bir gün IŞİD çıksa sizin önem verdiğiniz bir mücadeleye destek verse IŞİD'i mazur mu göreceksiniz?"

ABD'DEN YPG'Lİ TERÖRİSTE TAZİYE MESAJI

Vahim bir adım. CENTCOM eğer bir teröristle ilgili taziye mesjaı yayınlıyorsa vahim bir durumdur. Kınanması gerekir. NATO'daki müttefikimiz Türkiye'yi tehdit eden terör örgütü için taziye mesajı yayınlıyor. İlkesizliktir. Bu bir IŞİD'le mücadele amacı değil. Suriye'de yeni bir Afganistan'a çevirme faaliyetidir.

AK PARTİ SÖZCÜSÜ ÖMER ÇELİK'TEN MYK TOPLANTISI SONRASI SON DAKİKA AÇIKLAMALARI