Başkan Erdoğan'dan Diyanet Akademisi Mezuniyet Töreni'nde önemli mesajlar: Asırlardır İslam'ın sancağı olduk
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Diyanet Akademisi Başkanlığı 1.Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi'ne katıldı. Erdoğan, ''Önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı sıfatıyla akademiyle ilgili tüm safahati yakından takip ettik. Bugün ilk mezunları görmenin bahtiyarlığı içerisindeyiz. 4 bin 537 aday din görevlimizi tebrik ediyorum'' açıklamasında bulundu. 'Millete ait tüm kadim değerleri gerilik emaresi olarak gördüler, kılık kıyafete göre insanımızı ayırdılar
Başkan Erdoğan'dan Diyanet Akademisi Başkanlığı Mezuniyet Merasiminde önemli açıklamalar
Giriş Tarihi: 01.02.2024 14:52 Güncelleme Tarihi: 01.02.2024 17:22
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkler İslam'ın İslam da Türklerin kılıcı olmuştur
Başkan Erdoğan'dan Diyanet Akademisi Mezuniyet Töreni'nde önemli mesajlar: Asırlardır İslam'ın sancağı olduk
Başkan Erdoğan'dan İslam'a yönelik saldırılara sert tepki! Cehaletin karanlığını yırtıp atacağız
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi'nde açıklamalarda bulundu. İslama yönelik saldırıları sert bir dille eleştiren Başkan Erdoğan, "Milletimizin İslam'a ve Kur'an'a hizmetle geçen 1300 yıllık şanlı tarihi, bu şekilde yok sayılmaya çalışılıyor. Böylece milletimizi ayakta tutan, milletimize asli kimliğini kazandıran tarihi, kültürel ve beşeri değerleri tahrip edilmek isteniyor. Çok açık ve net söylüyorum. İslam'ın gaza ruhunu taşımayan bir Türklük tanımı ve projesi, aslında Türk milletini müzeye kaldırma, folklorik bir öge haline getirme teşebbüsüdür. Burada gaye milletin mayasını bozmak, dışarıdan sarsamadıkları kaleyi içeriden çökertmek, mümkünse teslim almaktır." ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Cehaletin karanlığını yırtıp atacağız." dedi.
Buradaki konuşmasına duayla başlayan Başkan Erdoğan, böylesine güzel bir atmosferde, böyle anlamlı bir programda bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi'ne katıldı.
Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Buradaki konuşmasına duayla başlayan Başkan Erdoğan, böylesine güzel bir atmosferde, böyle anlamlı bir programda bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve yönetimine bu güzel buluşma için teşekkür eden Erdoğan, bugün, Diyanet teşkilatı ve din görevlilerinin mesleki eğitimi adına önemli bir merasimin yapıldığını, uzun yıllara sari bir emeğin ve projenin meyvesini almanın mutluluğunun yaşandığını söyledi.
Erdoğan, 8 aylık süreçte 33 ayrı mekanda devam eden kursların bir azmin, kararlılığın ifadesi olduğunu belirterek, ilk olarak 2012'de hukuki altyapısını oluşturmaya başladıkları Diyanet Akademisini 10 yılı bulan titiz ve yoğun çalışmaların ardından 2022'de hayata geçirdiklerini hatırlattı.
Akademinin kurulması ile Diyanet camiasının meslek öncesi eğitim ve mesleki eğitim noktasında son derece mücehhez bir yapıya kavuştuğunu dile getiren Erdoğan, kuruluş sürecinde mevzuat alanındaki eksiklerin giderildiğini; müezzin, kayyım, imam hatip, Kur'an kursu öğreticisi ve vaiz olarak görev yapacaklar için 6 ay ile 3 yıl arasında meslek öncesi eğitim mecburiyeti getirdiklerini anımsattı.
Erdoğan, 1976'dan beri hizmet içi eğitim şartlarında 3 yıla kadar devam eden ihtisas ve kıraat eğitimlerinin müstakil ve yasal bir çerçeveye oturtulduğunu kaydederek, Diyanet İşleri Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatlarında yapılan her tür ve düzeydeki eğitimleri tek çatı altında topladıklarını ifade etti.
"DİYANET CAMİAMIZ DAHA DA GÜÇLENECEK"
Önce Başbakan, ardından Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk günden itibaren akademi ile ilgili tüm safahatı bizzat yakından takip ettiğini belirten Erdoğan, bugün de akademinin ilk dönem kursiyerlerinin mezuniyetini görmenin bahtiyarlığı içerisinde olduklarını dile getirdi.
Diyanet Akademisi Başkanlığı uhdesindeki 8 aylık eğitim süreçlerini başarıyla tamamlayan 4 bin 537 aday din görevlisini tebrik eden Erdoğan, şunları kaydetti
"ECDAD, İSLAM'DA ADETA KENDİNİ BULDU"
"Biz, asırlar boyunca İ'la-yi Kelimetullah'ın sancaktarlığını yapma şerefine nail olmuş bir milletin mensuplarıyız. Atalarımız, İslam'ı sadece kendi hayatlarına tatbik etmekle kalmamışlar, aynı zamanda yeni fetihlerle yayılmasına da hizmet etmişlerdir." diyen Erdoğan, Kur'an ve sünnete sıkı sıkıya sarılan, İslam'da adeta kendini bulan ecdadın "Allah Allah" nidalarıyla, huzuru, adaleti, emniyeti, güveni, barışı ve kardeşliği 3 kıta 7 iklime kadar ulaştırdığını söyledi.
Başkan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Zaman zaman hadisle alay eden, hadisi küçümseyen bazı kendini bilmezleri hep görüyoruz, duyuyoruz. Ama biliyorum ki sizler bunlara zaten gereken dersi verecek ve hepimiz Kur'an'a, hadise sıkı sıkıya sarılmak suretiyle bugüne kadar İslam nasıl güçlü bir şekilde gelmişse, bundan sonra da güçlü bir şekilde kıyamete dek gidecektir. Yaklaşık bin yıldır Türkler İslam'ı, İslam da Türkleri muhafaza etmiş, Türkler İslam'ın, İslam da Türklerin kılıcı olmuştur. Tarih kitaplarına şöyle bir göz attığınızda karşınıza çıkacak hakikat şudur, Türk demek, aynı zamanda Müslüman demektir. Üstad Necip Fazıl bu gerçeği çarpıcı bir dille bakınız nasıl ifade ediyor, 'İçi alev alev Müslüman, dışı pırıl pırıl Türk ve içi dışına hakim, dışı içine köle, yeni Türk neslinin maya çanağı olmak ehliyeti hangi toplulukta ise ben oradayım. Allah'ın inayeti ve Resul'ünün ruhaniyeti bu yoldakilerin üzerinde olsun.' Dolayısıyla İslam'ı Türk'ten, Türk'ü de dini mübini İslam'dan koparan, ayrıştıran, arasına sahte duvarlar ören anlayışın bu topraklarla hiçbir illiyeti yoktur."
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi'ne katıldı.
Burada konuşan Başkan Erdoğan, son dönemde, Türkiye karşıtı kimi çevreler tarafından, çift kulvarlı bir kampanya yürütüldüğünü belirterek, "Bunlardan ilki lümpen faşistlerin gündeme getirmeye çalıştığı 'İslamsız Türklük' tanımlarıdır." dedi.
Milletin, İslam'a ve Kur'an'a hizmetle geçen 1300 yıllık şanlı tarihinin bu şekilde yok sayılmaya çalışıldığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Böylece milletimizi ayakta tutan, milletimize asli kimliğini kazandıran tarihi, kültürel ve beşeri değerleri tahrip edilmek isteniyor. Çok açık ve net söylüyorum, İslam'ın gaza ruhunu taşımayan bir Türklük tanımı ve projesi, aslında Türk milletini müzeye kaldırma, folklorik bir öge haline getirme teşebbüsleridir. Burada gaye milletin mayasını bozmak, dışarıdan sarsamadıkları kaleyi içeriden çökertmek, mümkünse teslim almaktır. Kampanyanın ikinci kulvarında ise farklı maskeler altında sahnelenen şeriat düşmanlığı vardır. İslam'ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık, esasında dininin bizatihi kendisine husumettir. İnanıp inanmamak, yaşayıp yaşamamak elbette bir tercih meselesidir ama dinin emirlerine dil uzatmak başka bir konudur. Dahası her iki tartışmanın da kelime-i tevhidden habersiz, elifi görse mertek zanneden cahil cühela kesimlerce köpürtülmesidir."
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten Hilafet iddialarına sert yanıt: Kelime-i Tevhid bayrağını bilmiyorlar hem cahillik hem barbarlık!
"Hatta son derece edepsiz ifadelerle suç duyurusunda bulunabiliyor. Bu ülkenin kendini sanatçı diye tanımlayan kimi şahsiyetleri, inancını dosdoğru yaşamaktan başka gayesi olmayan milyonlarca vatandaşımızı 'gerici, yobaz, mürteci' diyerek tahkir edebiliyor. Bu ülkenin en büyük ikinci siyasi partisinin şu anki genel başkanı, çocuklara din eğitimi verilmesine 'orta çağ zihniyeti' deme gafleti gösterebiliyor. Milletimizin evlatlarına mukaddes kitabını, peygamberini, inanç değerlerini öğretmesi karşısında bunları adeta afakanlar basıyor. Bu tür menfi örnekleri daha da uzatmak mümkündür, o kadar vaktimiz yok."
"MİLLETE AİT TÜM KADİM DEĞERLERİ, GERİLİK EMARESİ OLARAK GÖRDÜLER"
Erdoğan, yaşanan her hadisede bu acı verici duruma daha fazla şahit olduklarını dile getirerek, "Ülkemizde özellikle tek parti dönemiyle başlayan, daha sonra vesayet dönemlerinde artan kimliksizleştirme politikaları, bu toprakların nasıl vatan kılındığını bilmeyen, milletimizi millet yapan hasletlere bigane olan, Türkiye'ye dair hiçbir tasavvuru, hiçbir hayali, hiçbir endişesi olmayan zihni ve kalbi sömürgeleştirilmiş bir güruh ortaya çıkarmıştır." ifadelerini kullandı.
Bu güruhun vasfının, "cehaletinden kaynaklanan kibri, nobranlığı ve kendi insanına karşı hiçbir hak, hudut tanımaması" olduğunu aktaran Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunlar bir kez olsun içinde yaşadığı toplumu, tarihi, inancı, kültürü ve kutsallarıyla anlamaya hiç uğraşmadılar. Bunun yerine Anadolu insanına başkalarının penceresinden bakarak, aşağılamayı tercih ettiler. Hatta çoğu zaman özendikleri ve özendirildikleri Batı kadar bile kendi insanını tanıma gayreti göstermediler. Millete ait tüm kadim değerleri, gerilik emaresi olarak gördüler. Giydiği kılık kıyafetine göre insanımızı ayırdılar, ötekileştirdiler. Modernliği ilerlemeyi bir gardırobun iki kapağı arasına hapsettiler. Bu kadar basitler. Ön yargılarını kırmaya cesaret edemedikleri gibi aynı havayı, toprağı, çevreyi paylaştıkları toplum kesimleriyle fikri, sosyal ve kültürel birliktelik geliştiremediler, cehaletin konforunu, bilginin zahmetine tercih ettiler."
"İnsan bilmediğinin düşmanıdır." atasözünü anımsatan Erdoğan, "Bunlar da bilmedikleri, dahası anlamaya tenezzül dahi etmedikleri insanlara, değerlere ve sembollere karşı kör bir husumet beslediler. Türkiye'de, sayıları az da olsa kimi çevrelerde şeriata yönelik sergilenen pervasızlıkların temelinde, cehalet ve bilgisizlik hastalığı vardır." dedi.
"MİLLİ BÜNYEMİZE TEHDİT TEŞKİL EDEN BU CEHALET KARANLIĞINI YIRTIP ATACAĞIMIZA İNANIYORUM"
Türkiye'de bir kesimin içinde bulunduğu cehalet karanlığında, giderek daha fazla boğulduğunu görmekten üzüntü duyduğunu anlatan Erdoğan, "İnşallah el ele verip sizlerin de samimi gayretleriyle, milli bünyemize tehdit teşkil eden bu cehalet karanlığını yırtıp atacağımıza inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Salondakilere bir kıssa anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri bir gün yolda yürürken bir çocuğun çamura düştüğünü görür. İmam-ı Azam Hazretleri ona, 'bundan sonra düşmemek için daha dikkatli ol' der. Bunun üzerine çocuk, 'Ey Müslümanların imamı, benim düşmem çok mühim bir iş değildir, tekrar ayağa kalkmam da kolaydır. Hem ben düştüğüm zaman yalnız başıma düşmüş olurum, ancak senin düşmenle bütün alem düşmüş olur. Senin tekrar ayağa kalkman da gerçekten zor olur.' cevabını verir. Şu zihnin dinamik halini görüyor musunuz, işte ben karşımdaki hocalarımdan bunu bekliyorum. İnşallah erkeğiyle kızıyla yeni nesli, bu şekilde siz yetiştireceksiniz."
Erdoğan, medeniyet müktesebatında alimler ve hocaların, Hazreti Muhammed'in varisleri olarak görüldüğünü ve öyle kıymet verildiğini belirterek, "Dinin anlaşılması, anlatılması ve yaşanması hususunda Mevla, öncelikle hademeihayrat olan siz hocalarımızı, alimlerimizi, mükellef tutmuştur. Hikmet ışığı 14 asrı aşıp ilk günkü parlaklığıyla bugüne ulaşan İslam medeniyetinin bugünkü mirasçıları unutmayın, sizlersiniz." diye konuştu.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "15 Temmuz, hoca kılıklı bir sahtekarın ülkemize ne kadar zarar verebileceğinin en son örneğidir. Böyle bir facianın tekrar yaşanmasına müsaade edemeyiz. Tek bir evladımızın dahi ihanet şebekeleri ve terör örgütlerinin avucuna düşmesine rıza gösteremeyiz." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi'ne katıldı.
Burada konuşan Başkan Erdoğan, İslam'ın hakikatlerinin egemen olmasının ancak din görevlilerinin gayretleriyle gerçekleşeceğini belirterek, "Irkçılık, asabiye, mezhepçilik, tefrika, cehalet gibi sosyal marazları ortadan kaldırmak ancak sizlerin emekleriyle mümkün olacaktır. Hepimiz şu gerçeğin gayet iyi farkındayız. Din görevlilerimizin kendilerini camilerle ve Kur'an kursları ile sınırlamaları asla düşünülemez." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, imam hatiplik veya müezzinliğin sadece namaz vakitlerinde icra edilen bir vazife olmadığını vurgulayarak, "İslam tarihi boyunca da hiçbir zaman böyle olmamıştır. İmam demek aynı zamanda içinde yaşadığı halkın önderi ve parmakla gösterilen örnek şahsiyeti demektir. Bunu irşat vazifesi başta olmak üzere tebliğ, tebyin ve temsil görevinizi hakkıyla yerine getirmek her birinizin asli sorumluluğudur." diye konuştu.
Hayatın boşluk kabul etmediğini dile getiren Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sizin bıraktığınız her boşluk ya sosyal medya şarlatanları ya FETÖ'vari terör örgütleri ya beşinci kol elemanları ya zehir tacirleri ya marjinal yapılar ya küresel güçlerin teşvikiyle yaygınlaşan sapkın ve sapık akımlar ya da emperyalistlerin içimizdeki aparatları tarafından mutlaka doldurulacaktır. Yakın tarihimizde bunun pek çok örneğine bizzat şahitlik ettik. Ülkemizin en parlak evlatlarını teröre, şiddete, cehalete ve Batı özentisi müstevlilerin senaryolarına maalesef kurban verdik. İstikbalimizin teminatı olan nice gencimizin hayatının uyuşturucu, kumar, fuhuş ve alkol batağında karardığını gördük. Kalem tutması gereken gençlerimizin eline silah tutuşturdular. Kimi zaman kandırdıkları, kimi zaman zorla dağa kaçırdıkları gençleri kendi insanına, kendi ülkesine düşman ettiler."
"GENÇLERİMİZİN KENDİLERİNİ HEBA ETMESİNE SEYİRCİ KALAMAYIZ"
Erdoğan, yaklaşık 40 yıldır milletin başına musallat olan terör örgütü PKK'nın geri planında ihmal edilmişlik, geri kalmışlık ve cehalet olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"DEAŞ'lı canilerin istismar alanı dinimizin mukaddes kavramlarıdır. Çağımızın haşhaşileri FETÖ'cüler, dini kavramların arkasına saklanarak yıllarca insan devşirmişlerdir. 15 Temmuz, hoca kılıklı bir sahtekarın ülkemize ne kadar zarar verebileceğinin en son örneğidir. Böyle bir facianın tekrar yaşanmasına müsaade edemeyiz. Tek bir evladımızın dahi ihanet şebekeleri ve terör örgütlerinin avucuna düşmesine rıza gösteremeyiz. Aydınlık yarınlarımızın güvencesi olan gençlerimizin alkol, uyuşturucu ve diğer zararlı alışkanlıklarla kendilerini heba etmesine seyirci kalamayız. Hangi kökene, meşrebe, mezhebe, siyasi görüşe ve hayat tarzına sahip olursa olsun hiçbir insanımızın din konusunda yanlış, yanlı ve ön yargılı bir anlayışla kuşatılmasını temenni etmeyiz."
Salondaki din görevlilerine, "Şimdi kim bilir nerelere gideceksiniz. O gittiğiniz yerlerde o topraklar oranın çocukları, yavruları hepsi size emanet. Siz orada adeta nakış işler gibi o yavrularımızı işleyeceksiniz" diye seslenen Erdoğan, şunları anlattı:
"Peygamberimizin şu hadisişerifini daima aklınızda tutmanızı sizlerden özellikle istirham ediyorum; 'Yalnız şu iki kimseye gıpta edilir. Allah'ın kendisine ihsan ettiği malı Hak yolunda harcayıp tüketen kimse, Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse.' Mezuniyetlerinin akabinde ülkemizin dört bir yanında göreve başlayacak olan aday din görevlilerimizin vazifelerini işte bu yüksek şuurla ifa edeceklerinden en ufak bir şüphe duymuyorum. Siz kardeşlerimin milletimizle geliştireceğiniz samimi, yakın ve halisane ilişkilerle efendimizin örnek ahlakını yaşayarak yaşatacağınıza yürekten inanıyorum."
Başkan Erdoğan, görevlerini hakkıyla yapan din görevlilerinin sadece millete rehberlik etmeyeceğini, aynı zamanda gözlerini Türkiye'ye yöneltmiş mazlum ve mağdurlara da umut aşılayacaklarını söyledi.
"ÖYLE BİR NESLİ YETİŞTİRMELİYİZ Kİ FİLİSTİN'İN DÜŞTÜĞÜ DURUMA BİZ DÜŞMEYELİM"
İsrail-Filistin arasında yaşananlara dikkati çeken Erdoğan, "Filistinli kardeşlerimize bu zalim İsrail'in neler yaptığını gördünüz, görüyorsunuz, görüyoruz. Rabbim Kahhar ismi şerifi hürmetine bunları kahrı perişan eylesin inşallah. Öyle bir nesil yetiştirmeliyiz ki işte Filistin'in düştüğü duruma biz düşmeyelim." diye konuştu.
"Şundan emin olunuz. Sizler nerede görev yaparsanız yapın ulvi bir mücadelenin neferlerisiniz. Sizlerin gayretine, ülkemizin ve milletimizin olduğu kadar kardeş halkların da ihtiyacı var. İsrail'in işgal altında tuttuğu dünyanın gözlerinin içine baka baka savaş ve insanlık suçları işlediği Filistin ve Gazze'nin sizlere ihtiyacı var. Kaderini Türkiye'nin kaderiyle eş tutan, geleceğini milletimizin istikbaline bağlayan kardeşlerimizin sizlere ihtiyacı var. Avrupa ve Amerika'da habis bir ur gibi büyüyen İslam düşmanlığı, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele eden vatandaşlarımızın sizlere ihtiyacı var. Daha adil ve yaşanılabilir bir dünyanın özlemiyle yaşayan tüm mahzun ve mazlum gönüllerin, sizlere sizlerin mücadelesine, çabasına ihtiyacı var. Atanacağınız yerlerde vazifenizi icra ederken, omuzlarınızda taşıdığınız bu ağır vebalin bilinciyle hareket etmenizi bekliyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere sahip çıkma, vatandaşlara sahih İslam anlayışını ve ehlisünneti anlatma, çocuklara Kur'an'ı öğretme yolunda verecekleri her mücadelede din görevlilerinin her daim yanında olacağını belirterek, "Bugüne kadar nasıl Diyanet camiamız ile tam bir dayanışma içinde hareket ettiysek, inşallah bundan sonra da sizlerle birlikte yol yürümeye devam edeceğiz. Sizlerin görevinizi en iyi ve en güzel şekilde yapabilmeniz için elimizden gelen her türlü desteği sağlamayı sürdüreceğiz. Rabbim sizleri de bizleri de milletimize karşı mahcup etmesin." dedi.
TÖRENDEN NOTLAR
Kur'an-ı Kerim tilaveti sunulan törende, Diyanet Akademisi Başkanlığının çalışmalarına ilişkin sinevizyon gösterimi yapıldı.
Konuşmaların ardından Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, üzerinde ayet bulunan bir tabloyu Başkan Erdoğan'a takdim etti.
Daha sonra Başkan Erdoğan, alanlarında Türkiye birincisi olan dört aday din görevlisine plaket verdi.
Törene, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkler İslam'ın İslam da Türklerin kılıcı olmuştur
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi'ne katıldı. Erdoğan, ''Önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı sıfatıyla akademiyle ilgili tüm safahati yakından takip ettik. Bugün ilk mezunları görmenin bahtiyarlığı içerisindeyiz. 4 bin 537 aday din görevlimizi tebrik ediyorum'' açıklamasında bulundu. 'Millete ait tüm kadim değerleri gerilik emaresi olarak gördüler, kılık kıyafete göre insanımızı ayırdılar' diyerek muhalefete tepki gösteren Erdoğan, ''Muhalefetin genel başkanı, çocuklara din eğitimi verilmesine 'Orta Çağ Zihniyeti' deme gafleti gösteriyor'' ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletimizi ayakta tutan tarihi ve beşeri kültürel değerler tahrip edilmek isteniyor. Burada gayeleri milletin mayasını bozmak, sarsamadıkları kaleyi içeriden çökertmek istiyorlar" dedi.
Türk demek aynı zamanda Müslüman demektir. İslam'ı Türk’ten Türkü de İslam’dan koparan, ayrıştıran anlayışısın bu topraklarla hiçbir illiyeti yoktur. Asırlardır İslam’ın sancaktarı olduk. Lünpen faşistlerin gündeme getirmeye çalıştığı İslamsız Türklük tanımlarıdır. 1300’lük şanlı tarih bu şekilde yok sayılmaya çalışılıyor. Milletimizi ayakta tutan tarihi ve beşeri kültürel değerleri tahrip edilmek isteniyor. Burada gayeleri milletin mayasını bozmak, sarsamadıkları kaleyi içeriden çökertmek istiyorlar.
İnanıp inanmamak elbette bir tercih meselesidir. Ama dinin emirlerine dil uzatmak başka bir konudur. Bu ülkenin kimi baroları çıkıp kelime-i tehvip yazılı bayraktan rahatsız oluyor, hatta suç durusunda bulunuyor.
Milletimizin evlatlarına mukaddes kitabının, inanç değerlerini öğretmesi karşısında bunları adeta afakanlar basıyor. Ülkemizde özellikle tek parti dönemiyle başlayan daha sonra vesayet döneminde artan kimliksizleştirme politikaları milletimizi millet yapan Türkiye'ye dair hiçbir hayali, endişesi olmayan kalbi sömürgeleştirilmiş bir güruh ortaya çıkarmıştır. Bunların ayrıca vasfı cehaletinden kaynaklanan kibri, nobranlığıdır.
Anadolu insanını başkasının penceresinden bakarak aşağılamak istediler. Millete ait tüm kadim değerleri gerilik emaresi olarak gördüler. Giydiği kılık kıyafete göre insanımızı ayırdılar, ötekileştirdiler. Önyargılarını kırmaya cesaret edemedikleri gibi aynı toprağı paylaştıkları toplum kesimleriyle birliği geliştiremediler. Cehaleti bilgiye tercih ettiler. Bu cehalet milli bünyemize tehdittir. Cehalet karanlığını yırtıp atacağız.
Türkiye'de sayıları az da olsa kimi çevrelerde şeriata yönelik sergilenen pervasızlıkların temelinde cehalet ve bilgisizlik hastalığı vardır. Ülkemizde en azından bir kesimin içinde bulunduğu cehalet karanlığından boğulduğunu görmekten üzüntü duyuyoruz.
Din görevlilerimizin kendilerini camilerle ve Kur’an kurslarıyla sınırlamaları düşünülemez. İmam demek aynı zamanda içinde yaşadığı halkın önderi ve aynı zamanda parmakla gösterilen şahsiyeti demektir.
Buradaki her bir kardeşim iyi biliyor ki ‘hayat boşluk kabul etmez’ Sizin bıraktığınız her boşluk FETÖ terör örgütleri, zehir tacirleri, sosyal medya terörleri, sapkın ve sapık akımlar tarafından mutlaka doldurulacaktır. Yakın zamanda bunun örneğine bizzat şahitlik ettik.
Kimi zaman kandırdıkları kimi zaman dağa kaçırdıkları gençleri kendi ülkesine düşman ettiler. PKK belasının arkasında cehalet var. DEAŞ’lı canilerin istismar alanı dinimizin mukaddes kavramlarıdır. Çağımızın haşhaşisi FETÖ’cüler yıllarca insan devşirmiştir. 15 Temmuz, hoca kılıklı bir sahtekarın ülkemize ne kadar büyük zarar verebileceğinin en son örneğidir. Böyle bir facianın tekrar yaşanmasına müsaade edemeyiz Hiçbir evladımız ihanet şebekesinin eline düşemez. Tek bir evladımızın terör örgütlerinin eline düşmesine izin veremeyiz.
Yetişecek nesillerle Filistin'in durumuna düşmeyelim. Gazze’nin size ihtiyacı var. Avrupa’da büyüyen İslam düşmanlığı, ayrımcılığa uğrayan vatandaşlarımızın sizlere ihtiyacı var.