Başkan Erdoğan: CHP diktatör arıyorsa Sednaya'da olanları izlesin
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'ndeki Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı'nda açıklamalarda bulundu. Suriye'de Esad sonrası döneme dikkat çeken Erdoğan, 'Suriyeli kardeşlerimiz artık özgür. Diktatör görmek isteyenler Sednaya'ya baksın.' dedi. Erdoğan ayrıca Türkiye'den Suriye'ye gönüllü dönüşlerin de artacağına vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan muhalefete tepki: Diktatör görmek isteyen Sedna'ya baksın
Giriş Tarihi: 11.12.2024 14:53 Son Güncelleme: 11.12.2024 15:42
'Suriyeli kardeşlerimiz artık özgür' | Cumhurbaşkanı Erdoğan: Diktatör kim görmek isteyen Sednaya'ya baksın
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriyeli kardeşlerimiz artık özgür
Başkan Erdoğan: CHP diktatör arıyorsa Sednaya'da olanları izlesin
Başkan Erdoğan: Zulme karşı kimseden çekinmeden sesimizi yükselttik
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde "Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı"na katıldı.
Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeminde Suriye vardı.
Suriye'ye geri dönüşlerin artacağını belirten Erdoğan, ''Eli kanlı Baas rejiminin sona ermesiyle birlikte Suriye'de huzura ve güvenliğe giden yolun kapıları açılmıştır. CHP ve ortakları ne yaparsa yapsın gönüllü geri dönüşleri, vakarla yürüteceğiz. Suriye'ye geri dönüşler artacaktır.'' ifadelerini kullandı.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde "Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı"nda açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmasında önemli mesajlar verdi.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde;
Bölgemizde ve dünyanın farklı köşelerinde umudunu Türkiye'ye bağlamış kardeşlerimize selamlarımı yolluyorum. Bilhassa Filistin'de hayat mücadelesi veren Gazzeli kardeşlerime selam gönderiyorum. Kahraman Suriye halkını selamlıyorum. Suriye'nin fedakar halkına muhabbetlerimizi iletiyorum. İsrail, Filistin halkının topraklarını gasp etmeye, toprakların asıl sahiplerini sürgün etmeye devam ediyor.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edilişinin üzerinden 76 yıl geçti. İçeriğinin uygulanması noktasında hassasiyet gösterilmiyor. Birleşmiş Milletlet, İnsan Hakları Beyannamesi'nin zamanla içi boşaltıldı. Suriye'de en vahşi zulümler işlenirken Batı'dan ses çıkmadı. Batı ülkeleri canilere kol kanat gerdi. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin altını en fazla oyanlar dünyada bugün güya savunuluculuğunu üstlenenlerdir.
Dünyada insan haklarına riayet konusunda yaşanan gerilemenin sebebi sınfısal samimiyetsiz ve riyakar politkalardır. BM, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi sınıfsal ayrımlara kurban edildi. Geldiğimiz noktada, insan hakları sadece dünyanın belli bir bölgesine ve belli bir insan nüfusuna uygulanan imtiyazlı haklar şeklinde algılanıyor. İnsan Hakları Beyannamesi, dünyada en çok referans verilen ama uygulanması noktasında aynı hassasiyetin gösterilmediği bir belgedir.
2. Dünya Savaşı'nda Nazi zulmünden kaçanlara kapı açan biz olduk. Türkiye, tarih boyunca mazumlara eman yurdu olmuş bir ülkedir. Kapımıza gelene Türk müsün, Arap mısın, Kürt müsün diye sormadık. Bizden yardım dileyene Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Yahudi misin diye sormadık. Gazze'de de İsrail'e karşı en net tavrı koyan ülke Türkiye'dir. Hem Gazze mezaliminde hem de Suriye krizinde kardeşlerimizi asla yalnız bırakmadık Ticaret işlemleri durdurmak suretiyle İsrail hükünetine en net tavrı Türkiye verdi. Lübnanlı kardeşlerimiz için de elimizden geleni yapıyoruz. İlk günden beri bu meselede durduğumuz yer, tutumumuz bellidir, söz ve eylemlerimiz ortadadır. Türkiye, Suriye krizine daima vicdan odaklı yaklaşmıştır.
Elbette bu süreci zehirlemek isteyenler de oldu. Eski CHP genel başkanı nazivari nefret söylemleri ile milleti galeyana getirmeye çalışırken vatanlarını bir gecede terk etmek zorunda kalan mazlumlara insafsızca saldırdılar. Bu garibanları hedef haline getirmekten utanmadılar. Bunlar yıllarca şahsımıza diktatör iftirası attılar. Sadece bize değil Türk demokrasisine de iftira attılar. Diktatör kime denir görmek istiyorlarsa Suriye'den gelen hapishane görüntülerini seyretsinler. Diktatörün ne olduğunu öğrenmek istiyorlarsa gitsinler yere göğe sığdıramadıkları Baas'ı günah galerisine baksınlar.
''GERİ DÖNÜŞLERİ VAKARLA YÜRÜTECEĞİZ''Muhacirleri bile bile ölüme göndermek hem seçimlerde hem de insanlık sınavında kaybettiler. 3-5 oy almak için ülkemize yakışmayan yollara başvurdular. Türkiye’ye sığınana sen beyaz mısın, siyah mısın diye sormadık. Kimliğine bakmadan, sadece ülkemizin kapılarını değil, gönül dünyamızın kapılarını da açtık. Suriye'de kazanan, merhamet, hoşgörü yüce gönüllülük oldu. Eli kanlı Baas rejiminin sona ermesiyle birlikte Suriye'de huzura ve güvenliğe giden yolun kapıları açılmıştır. CHP ve ortakları ne yaparsa yapsın gönüllü geri dönüşleri, vakarla yürüteceğiz. Suriye'ye geri dönüşler artacaktır. Yaptıklarından mahcubiyet duyması gereken CHP'nin, Şam'daki müttefiklerini kaybetmenin kuyruk acısıyla mülteci düşmanlığını köpürtmesi utanç vesikasıdır.
Rabb'im Suriye'de açılan yeni sayfayı başarılarla doldurmayı Suriyeli kardeşlerime nasip etsin diye dua ediyoruz. Türkiye'deki işkenceye biz son verdik. Nefret suçları kavramını ceza mevzuatına biz ekledik. İç cephe çağrımızla çevremizdeki krizleri kolaylıkla atlatacağız. İç cephemizi güçlendirmeyi amaçlayan hamlelerin arkasında, Türkiye'yi bölgemizdeki tehdit ve tehlikelerden uzak tutma arzumuz vardır.
Başkan Erdoğan'dan Suriye mesajı: Vicdan kazandı! | CHP'ye Sednaya göndermesi: Yere göğe sığdıramadıkları Baas rejimini görsünler!
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Suriye'deki gelişmeleri değerlendiren Erdoğan, "Kardeşlerimiz artık özgür" ifadelerini kullandı. CHP'nin ve muhalefetin Suriyeli düşmanlığını hatırlatan Erdoğan, "Vicdan kazandı" dedi. Erdoğan, "CHP ve yandaşlarına tavsiyem, diktatör kime denir görmek istiyorlarsa Suriye'den gelen hapishane görüntülerini seyretsin. Diktatörün ne olduğunu öğrenmek istiyorlarsa Baas rejiminin günah galerisine bir baksınlar. " ifadelerini kullandı.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Aziz milletim, kıymetli yol arkadaşlarım, sevgili çocuklarımız sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulünün 76. yıl dönümüne özel düzenlenen programda sizlerle bir araya gelmenin mutluluğu içerisindeyim.
Bölgemizde, ümidini Türkiye'ye bağlamış kardeşlerime de selamlarımı gönderiyorum. Bilhassa Gazze'de haysiyet mücadelesi veren kardeşlerime selamlarımı yolluyorum. Aynı şekilde 61 yıllık zulmün ve baskının ardından özgürlüklerine kavuşan Suriyeli kardeşlerime selam, sevgi ve en derin muhabbetlerimi iletiyorum.
Belgenin kabulü sadece İsrail'in hukuk tanımazlığına değil, Balkanlardaki soydaşlarımızın zorunlu göçlere tabi tutulmasına, baskı ve asimilasyon politikalarına maruz bırakılmasına da mani olamadı. Srebrenitsa'dan 800 bin insanın hayatını kaybettiği Ruanda soykırıma kadar farklı bölgelerde çok ağır insan hakları ihlallerine şahitlik ettik. Hocalı'da kardeşlerimiz can verirken, Irak ve Afganistan işgal edilirken, Ebu Gureyb'de insanlar işkenceden geçirilirken aynen bugün olduğu gibi. Komşumuz Suriye'de tarihin en vahşi zulümleri yaşanırken, beyanneme göz göre göre ayaklar altına alınırken lafa gelince insan hakları ve demokrasi havarisi kesilenlerden hiçbir ses duyulmadı. Aynı çifte standartla ülkemizle ilgili hususlarda defalarca biz de karşılaştık. Bölücü örgütün terör eylemlerinde çoğu sivil binlerce vatan evladını şehit verdik. Sırf bölücü teröre boyun eğmediği için işkenceyle katledilen nice insanımız oldu.
Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi 252 insanımız FETÖ'cü hainler tarafından kalleşçe, alçakça şehit edildi. Ama tüm bu süreçlerde eleştiri okları ülkemize yönelirken masumları katleden caniler batılı ülkeler tarafından kollandı, baş tacı yapıldı.
"BİR ZULÜM VARSA KİMSEDEN ÇEKİNMEDEN SESİMİZİ YÜKSELTTİK"
Biz insanı yaşat ki devlet yaşasın diyen bir tasavvur sahibiyiz. 7 asır önce devletimizin kurucularına yapılan bu tavsiye devlet ve toplum hayatında yüzyıllardır milletimize rehberlik ediyor. Yine bundan beslenen bir diğer önemli umdemiz mazluma kimlik sorulmaz prensibidir. Millet olarak tarih boyunca dünyanın neresinde bir zulüm varsa kimseden çekinmeden sesimizi yükselttik, tavrımızı ortaya koyduk. 5 asır önce Engizisyon zulmüne maruz kalan Museviler'e kapısını açarak hayatlarını kurtaran bizdik. 19. yüzyılda Polonyalı mültecilere "Tacımı veririm, tahtımı veririm. Fakat devletime sığınanları asla geri vermem" diyerek sahip çıkan bizim Sultanlarımızdı. İkinci Cihan Harbi'nde Nazi vahşetinden kaçan farklı milletlere kapısını açan yine biz olduk. Birinci Körfez Savaşı'nda Kuzey Irak'taki Kürt kardeşlerimizi katliamın pençesinden kurtaran yine biz olduk. Ayn-el Arap'a DEAŞ'lı caniler saldırdığında bir gecede yüz binlerce Suriyeli Kürdü ülkesine kabul eden yine Türkiye, bizim hükümetimizdi. Benzer olayların tarihimizde sayısız örneği bulunuyor.
Burada şunu büyük bir gururla ifade etmek isterim. Türkiye asırlardır mazlumlara eman yurdu olmuş, müşfik ve merhametli bir ülkedir. Milletimiz de ali cenap bir millettir. Kapımıza gelene Türk müsün, Arap mısın, Kürt müsün diye sormadık. Bizden yardım dileyene Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Yahudi misin diye sormadık.