AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten Suriye açıklaması!...

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten Suriye açıklaması! "YPG'nin son kullanma tarihi geçti".

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, katıldığı canlı yayında, Suriye'deki gelişmelere ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Çelik, Türkiye'nin "daha fazla kan dökülmesin" çağrısına Esad'ın yanaşmadığını ifade etti. PYD'nin "son kullanma tarihinin geçtiğini" belirten Çelik, Suriye'deki tüm silahlı güçlerin dışında yalnızca Suriye ordusunun varlığını kabul ettiklerini söyledi. Türkiye'nin diplomasiye verdiği önemin altını çizen Çelik, HTŞ Lideri Colani ile AB'nin temas kurduğunu da duyurdu.

18 Aralık 2024 - 07:55

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten Suriye mesajı

Giriş Tarihi: 17.12.2024  22:06 Son Güncelleme: 18.12.2024  07:26

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Suriye açıklaması: Terör örgütü YPG'nin son kullanma tarihi geçti

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten Suriye açıklaması! "YPG'nin son kullanma tarihi geçti".

Ömer Çelik’ten Suriye açıklaması!AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, katıldığı canlı yayında, Suriye'deki gelişmelere ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Çelik, Türkiye'nin "daha fazla kan dökülmesin" çağrısına Esad'ın yanaşmadığını ifade etti. PYD'nin "son kullanma tarihinin geçtiğini" belirten Çelik, Suriye'deki tüm silahlı güçlerin dışında yalnızca Suriye ordusunun varlığını kabul ettiklerini söyledi. Türkiye'nin diplomasiye verdiği önemin altını çizen Çelik, HTŞ Lideri Colani ile AB'nin temas kurduğunu da duyurdu.

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten Suriye açıklamasıAK Parti sözcüsü Ömer Çelik, katıldığı canlı yayın programında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, 'Astana ve Cenevre süreçleri birbiriyle çelişik süreçler değildi. Bunların hepsini Suriye'deki yerel durumu gerçekleştiriyoruz dedik. Farklı bakış açıların farklı mekanizmaları vardı. İkisinde de yer alan tek ülke Türkiye'ydi. Bununla ilgili defalarca görüşmeler yapıldı. En başta Cumhurbaşkanımız bu telkinleri yaptığı zaman o adımlar atılabilmiş olsaydı, bu kadar kan dökülmeyecekti.' dedi. Öte yandan Çelik, Suriye'de en çok güvenilen ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Çelik, terör örgütü YPG/PKK'nın son kullanma tarihinin geçtiğini belirterek, terör örgütünün bölgede HTŞ ile Suriye Milli Ordusu arasında çatışma çıkarmak istediklerini ifade etti. Çelik, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın HTŞ lideri Colani ile görüşmesine de değindi.

1 kişi ve yazı görseli olabilir

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Suriye açıklaması: Terör örgütü YPG'nin son kullanma tarihi geçti

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Terör örgütü YPG/PKK'nın son kullanma tarihinin geçtiğini belirten Çelik, Suriye'de en güvenline ülkenin Türkiye olduğunu ifade etti. MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın HTŞ lideri Colani ile görüşmesine de değinen Çelik, "Bizim istihbarat örgütlerimiz sahadan hiç çekilmedi. Sahadaki gerçeklik ile masadaki duruşumuz arasında senkronize bağlantı var." dedi.

AK Parti sözcüsü Ömer Çelik, katıldığı canlı yayın programında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten Suriye mesajıAK Parti sözcüsü Ömer Çelik, katıldığı canlı yayın programında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

"HTŞ ÖNCE KENDİSİNİ SAVUNMA İÇİN POZİSYON ALDI"

Herkesin bildiği, artık televizyonlarda ezberlediği bir sürü gücün konuşlandığı durum vardı. Asıl HTŞ'nin çıkış yeri İdlib'di. İdlib'de gerginliği azaltma bölgesi vardı. Rejim adına orada bulunanların saygı göstermesi gerekiyordu. Uzun zamandır olan bir şey vardı. Rejim İdlib'te gerginliği azaltma bölgesine saygı göstermiyordu. Biz de oradaki unsurlara 'daha fazla kan dökülmesin' diyorduk. Onun için Esad'la görüşmek istiyorduk. İdlib'deki güçler bir noktaya kadar sabrettiler. 'Herhangi bir hareketlilik içine girmiyoruz ama rejimin saldırıları devam ediyor' diyordu. HTŞ önce kendisini savunma için pozisyon aldı. Daha sonra dokunulmaması gereken rejimin ele geçirdiği yerlere geri almak için hareket ettiler..

ESAD'IN KAÇISI

Burayı çok kolay alınca ilerlemeye başladılar. Görüldü ki, rejim ordusunun herhangi şekilde savaşacak kapasitesi kalmamış. O kadar süratli ilerlenildi ki, ne bir rejim unsuru direniyor ne başka bir şey direniyordu. Aslında rejim ordusu kendi bölgesini savunma bakımından ana unsur değil. Onun yerine savaşan vekil güçler ana unsurları oluşturuyormuş. O destekleyen unsurlarda da geri çekilme olunca rejimin mücadele etme kapasitesinin olmadığı görüldü. Esad'dan yapılan açıklamada 'Bana tek tek mevzilerin çökmeye başladığını söylediler. Ruslar organize ettiler Suriye'den çıkmamı sağladılar' dedi.

"ESAD'IN ŞİMDİYE KADAR NİYE GİTMEDİĞİNE ŞAŞIRMAK LAZIM"

Biz mevcut mutabakatlara uyulsun, bir siyasi çözüme kavuşulsun istedik. Çağrıların anlamı buydu. CHP Lideri Özgür Özel anakronik tutumu devam ettiriyor. Bizim açıklamamızla sayın Özel'in çağrı yaptığı zaman gerçeklik değişmiş. O saatten sonra yapılan çağrıya Esad bile şaşırmıştır. Saatler içinde harita değişiyordu. Bu rejim unsurları bundan sonra ne için savaşacaklar? Halkın desteği kaybedilmiş, Suriye Milli Ordusu, Ulusal Kurtuluş Cephesi ve HTŞ'ye kadar gruplar var. Aradan 13 yıl geçmiş. Esad'ın şimdiye kadar niye gitmediğine şaşırmak lazım. Ona verilen destekler belli.

REJİM KENDİLERİNE B PLANI YAPMIS

Hizbullah'ın Lübnan'a odaklanması gibi sahada değişen bir gerçeklik var. Alttaki destek çekilince ayakta duran yapı darmadağın oldu gitti. İstihbarat başkanı, kardeşi Mahir'in kaçışından bahsediliyor. Demek ki katliam rejiminin ana kolonları durumu görüp kendilerin B planını yapmışlar. Nihayetinde onlar da ipin ucunu bırakmış. Türkiye HTŞ'yi destekledi, HTŞ'ye Türkiye'ye 'bu saldırıları yap' şeklinde iddialar var. Kesinlikle böyle bir şey sözkonusu değil. Biz 'daha fazla kan dökülmesin, siyasi bir çerçeve çıksın' dedik. Esad buna yanaşmadı.

BU KADAR KAN DÖKÜLMEYECEKTİ

Cumhurbaşkanımızın Esad'a söylediği konulardan bir tanesi de 'Suriye'deki Kürtlere vatandaşlık ver eşitlik ver' demişti. Bugün Suriye Kürtleri diyerek PKK/PYD terör örgütünü savunan siyasi çizginin gündeminde böyle bir değerlendirme yoktu. Astana ve Cenevre süreçleri birbiriyle çelişik süreçler değildi. Bunların hepsini Suriye'deki yerel durumu gerçekleştiriyoruz dedik. Farklı bakış açıların farklı mekanizmaları vardı. İkisinde de yer alan tek ülke Türkiye'ydi. Bununla ilgili defalarca görüşmeler yapıldı. En başta Cumhurbaşkanımız bu telkinleri yaptığı zaman o adımlar atılabilmiş olsaydı, bu kadar kan dökülmeyecekti.

ÖZGÜR ÖZEL'İN AÇIKLAMALARINA SERT TEPKİ

Biz Arap Baharı dalgasını görüp de Suriye ile görüşmeye başladığımızda ABD'den gelen tepki 'haydut bir devletle görüşmeyin' olmuştu. Eksen kaymasıyla ilgili propagandanın en zirveye çıktığı konulardan birisi bölge halklarını korumak üzere geliştirilen inisiyatif çerçevesinde Esad'la yapılan görüşmelerdi. Daha sonra John Kerry gitti oraya ziyaret etti. Cumhurbaşkanımızın 'sahada kan dökülmesin' dediği gerçeklik ile Özgür Özel'in yaptığı çağrıdaki gerçeklikle birbirinin ilgisi yok.

"HTŞ LİDERİ COLANİ İLE AB İRTİBAT KURDU"

Bazı batılı ülkeler sadece şunu söylüyorlar. Suriye'nin tamamının ne olacağı umurlarında değil. Azınlık meselesine dikkat edin, diyorlar. Bunu söyleyenlerin yüzde 90'ı kendi memleketlerinde azınlık meselesini çözememiş. Bunların bir kısmı gelişmiş ülke. Siz kendi azınlık sorununu çözemezsiniz, Suriye'ye model dayatıyorsunuz. Burada etki üretmek değil Suriye'ye yardımcı olmak. Bizim yürüttüğümüz diplomasi, bütün çevrelerle, ABD ve Avrupa dahil bu istişareleri sürdürüyoruz. HTŞ Lideri Colani ile AB irtibat kurdu. Şu anda 'listede böyle o yüzden temkinliyiz ama görüşüyoruz' deniliyor. Resmi yöneticiniz görüştükten sonra bu fiilen ortadan kalkmış oluyor. Kazansa bile terörist olarak kalanlar var. Hakikati güç mü belirliyor, güç mü hakikati belirliyor. Bu ayrıca konuşulması gereken konu. Bu iki kavram ne kadar birbirine geçiyor ve sentez oluşturuyor.

COLANİ İLE KALIN NE GÖRÜŞTÜ?

Türkiye'nin Colani ile görüşmesi, Suriye Milli Ordusu ve küçük gruplarla görüşmesi bugün değil ki. İstihbarat örgütleri hep görüşüyordu. Amerika'nın bu şekilde nitelemesine rağmen istihbarat örgütleri Amerika'nın onlarla hiç görüşmüyor mudur? İstihbarat örgütleri herhangi şekilde görüşmezse sahada ne olup bittiğini bilemez. Bizim istihbarat örgütlerimiz sahadan hiç çekilmedi. Sahadaki gerçeklik ile masadaki duruşumuz arasında senkronize bağlantı var.

1 kişi ve yazı görseli olabilir

"PYD'NİN SON KULLANMA TARİHİ GEÇTİ"

Yukarımızda bir savaş var. Aşağıda askeri hareketlilik oluyor. Bütün bu süre içinde TSK'nın ortaya çıkan çatışmalarla ilgili analizleri yüksek isabete sahip. Hangi harekatın nasıl sonuçlanacağına dair değerlendirmeleri de son derece yüksek isabetle tespit edildi. Silahlı kuvvetlerimizin bu kapasitesiyle gurur duymak olur. Rafta bir ürün olur, son kullanma tarihi geçmiştir. PYD böyle bir şey. Son kullanma tarihi geçti ama rafta duruyor. Muhtemelen mevzuyu buraya getirecekler, 'bunlara herhangi şekilde dokunmayın' dediler. Bu beyanların dışında 2 gündür PYD/PKK çevresinin attığı çığlıklara bakınca, sahadaki gerçeklikte bir değişim olduğu gözüküyor. Bu istediğimiz noktada değil. Suriye'nin ordusu dışında hiçbir silahlı güç istemiyoruz diyorlar. PYD/YPG'nin böyle bir tabanı yok. Orada başka Kürt gruplar var. Bunların her biri PYD/YPG'yi destekliyor diye bir şey yok. Aktif petrol kaynakları, doğalgaz kaynakları ne hikmetse PYD/YPG'nin olduğu bölgedir.

BÜTÜN DÜNYA CUMHURBAŞKANIMIZLA GÖRÜŞMEK İSTİYOR

Ruslarla iyi bir diyalog geliştiriyor muhalif gruplar. 'Temas kurduk' deniyor. Bir diyalog gözüküyor. Dünyanın birçok yerinde gördüğümüz şudur; genelde aşırı şahin ve savaşanlar sivillerdir. Savaşanlar bedel ödemişler, ülkelerine gelen maliyeti görmüşler. Batılı gözle baktığınızda bazı toplantılarda radikal olarak yaftalanacak bazı kimselerin yanına bazı toplantılarda Batılı siyasetçileri oturttuğumuzda önce hafit bir 'bu doğru oldu mu' tutuma girdiler. Buna çok şahit olduk. Toplantının sonunda, yemek bittiğinde baktık ki onlar sohbet ediyorlar. Yani dönüşme fırsatı vermek. Bu başkalaşma değil. Herhangi bir şey yaptığınızda duvar örüyorsanız, yaptığınız şey değerler açısından doğru olsa bile doğru sonuç doğurmuyor. Eğer köprü kurabiliyorsanız yürüme modelleri geliştirebiliyorsunuz. Cumhurbaşkanımızın siyasi tecrübesinin eşsiz bir tarafı var. Bütün dünya Cumhurbaşkanımızla görüşmek istiyor.

"SGK KİME HİZMET EDİYOR?"
Bakanlıktan yapılan açıklama şu; hangi partiden olursa olsun hiçbir belediye istisna sayılmayacak. Yürütülen ekonomik programı da düşünün. Bu çerçevede bu borç neredeyse büyük oranda katlanarak gidiyor. Yapılandırın bu borcunuzu deniyor. Gayrimenkul verin deniyor. Bazı belediyeler dönmüyor bile. Şimdi burada bir Hatay Büyükşehir Belediyesi var. Bakan beyin açıklamasında gözüküyor bu. Deprem bölgesi ayağa kaldırılması gereken bölge. Belediye başkanımız hemen geliyor 'Her türlü yapılandırma teklifine açığım, bu borçlarımı ödemek için gereken adımı atarım' diyor. Yoksa bakanlığın açıklaması net; bütün belediyeler. Hazırlanan büyük eylem planı var. Bu seçimden sonra maalesef çıktı. Bugün zirve noktasına ulaştı. Seçimden sonra CHP 'siz genel biz yerel iktidarız' diyor. Sanki Türkiye'de iki tane hukuk sistemi varmış gibi. SGK kime hizmet ediyor? Vatandaşa hizmet ediyor.

Çelik'in açıklamalarından satır başları...

"KENDİLERİNE B PLANI YAPMIŞLAR"
"Hizbullah'ın Lübnan'a odaklanması gibi sahada değişen bir gerçeklik var. Alttaki destek çekilince ayakta duran yapı darmadağın oldu gitti. İstihbarat başkanı, kardeşi Mahir'in kaçışından bahsediliyor. Demek ki katliam rejiminin ana kolonları durumu görüp kendilerine B planını yapmışlar. Nihayetinde onlar da ipin ucunu bırakmış. Türkiye HTŞ'yi destekledi, HTŞ'ye Türkiye'ye 'bu saldırıları yap' şeklinde iddialar var. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil. Biz 'daha fazla kan dökülmesin, siyasi bir çerçeve çıksın' dedik. Esad buna yanaşmadı"

"HTŞ ÖNCE KENDİSİNİ SAVUNMA İÇİN POZİSYON ALDI"
Herkesin bildiği, artık televizyonlarda ezberlediği bir sürü gücün konuşlandığı durum vardı. Asıl HTŞ'nin çıkış yeri İdlib'di. İdlib'de gerginliği azaltma bölgesi vardı. Rejim adına orada bulunanların saygı göstermesi gerekiyordu. Uzun zamandır olan bir şey vardı. Rejim İdlib'te gerginliği azaltma bölgesine saygı göstermiyordu. Biz de oradaki unsurlara 'daha fazla kan dökülmesin' diyorduk. Onun için Esad'la görüşmek istiyorduk. İdlib'deki güçler bir noktaya kadar sabrettiler. 'Herhangi bir hareketlilik içine girmiyoruz ama rejimin saldırıları devam ediyor' diyordu. HTŞ önce kendisini savunma için pozisyon aldı. Daha sonra dokunulmaması gereken rejimin ele geçirdiği yerlere geri almak için hareket ettiler.

ESAD'IN KAÇISI
Burayı çok kolay alınca ilerlemeye başladılar. Görüldü ki, rejim ordusunun herhangi şekilde savaşacak kapasitesi kalmamış. O kadar süratli ilerlenildi ki, ne bir rejim unsuru direniyor ne başka bir şey direniyordu. Aslında rejim ordusu kendi bölgesini savunma bakımından ana unsur değil. Onun yerine savaşan vekil güçler ana unsurları oluşturuyormuş. O destekleyen unsurlarda da geri çekilme olunca rejimin mücadele etme kapasitesinin olmadığı görüldü. Esad'dan yapılan açıklamada 'Bana tek tek mevzilerin çökmeye başladığını söylediler. Ruslar organize ettiler Suriye'den çıkmamı sağladılar' dedi.

 

"ESAD'IN ŞİMDİYE KADAR NİYE GİTMEDİĞİNE ŞAŞIRMAK LAZIM"
Biz mevcut mutabakatlara uyulsun, bir siyasi çözüme kavuşulsun istedik. Çağrıların anlamı buydu. CHP Lideri Özgür Özel anakronik tutumu devam ettiriyor. Bizim açıklamamızla sayın Özel'in çağrı yaptığı zaman gerçeklik değişmiş. O saatten sonra yapılan çağrıya Esad bile şaşırmıştır. Saatler içinde harita değişiyordu. Bu rejim unsurları bundan sonra ne için savaşacaklar? Halkın desteği kaybedilmiş, Suriye Milli Ordusu, Ulusal Kurtuluş Cephesi ve HTŞ'ye kadar gruplar var. Aradan 13 yıl geçmiş. Esad'ın şimdiye kadar niye gitmediğine şaşırmak lazım. Ona verilen destekler belli.

"ALTTAKİ DESTEK ÇEKİLİNCE AYAKTA DURAN YAPI DARMADAĞIN OLDU"
Hizbullah'ın Lübnan'a odaklanması gibi sahada değişen bir gerçeklik var. Alttaki destek çekilince ayakta duran yapı darmadağın oldu gitti. İstihbarat başkanı, kardeşi Mahir'in kaçışından bahsediliyor. Demek ki katliam rejiminin ana kolonları durumu görüp kendilerin B planını yapmışlar. Nihayetinde onlar da ipin ucunu bırakmış. Türkiye HTŞ'yi destekledi, HTŞ'ye Türkiye'ye 'bu saldırıları yap' şeklinde iddialar var. Kesinlikle böyle bir şey sözkonusu değil. Biz 'daha fazla kan dökülmesin, siyasi bir çerçeve çıksın' dedik. Esad buna yanaşmadı.

BU KADAR KAN DÖKÜLMEYECEKTİ
Cumhurbaşkanımızın Esad'a söylediği konulardan bir tanesi de 'Suriye'deki Kürtlere vatandaşlık ver eşitlik ver' demişti. Bugün Suriye Kürtleri diyerek PKK/PYD terör örgütünü savunan siyasi çizginin gündeminde böyle bir değerlendirme yoktu. Astana ve Cenevre süreçleri birbiriyle çelişik süreçler değildi. Bunların hepsini Suriye'deki yerel durumu gerçekleştiriyoruz dedik. Farklı bakış açıların farklı mekanizmaları vardı. İkisinde de yer alan tek ülke Türkiye'ydi. Bununla ilgili defalarca görüşmeler yapıldı. En başta Cumhurbaşkanımız bu telkinleri yaptığı zaman o adımlar atılabilmiş olsaydı, bu kadar kan dökülmeyecekti.

"ÖZGÜR ÖZEL'İN YAPTIĞI ÇAĞRIDAKİ GERÇEKLİKLE BİRBİRİNİN İLGİSİ YOK"
Biz Arap Baharı dalgasını görüp de Suriye ile görüşmeye başladığımızda ABD'den gelen tepki 'haydut bir devletle görüşmeyin' olmuştu. Eksen kaymasıyla ilgili propagandanın en zirveye çıktığı konulardan birisi bölge halklarını korumak üzere geliştirilen inisiyatif çerçevesinde Esad'la yapılan görüşmelerdi. Daha sonra John Kerry gitti oraya ziyaret etti. Cumhurbaşkanımızın 'sahada kan dökülmesin' dediği gerçeklik ile Özgür Özel'in yaptığı çağrıdaki gerçeklikle birbirinin ilgisi yok.

"YPG''NİN SON KULLANMA TARİHİ GEÇTİ"
Yukarımızda bir savaş var. Aşağıda askeri hareketlilik oluyor. Bütün bu süre içinde TSK'nın ortaya çıkan çatışmalarla ilgili analizleri yüksek isabete sahip. Hangi harekatın nasıl sonuçlanacağına dair değerlendirmeleri de son derece yüksek isabetle tespit edildi. Silahlı kuvvetlerimizin bu kapasitesiyle gurur duymak olur. Rafta bir ürün olur, son kullanma tarihi geçmiştir. PYD böyle bir şey. Son kullanma tarihi geçti ama rafta duruyor. Muhtemelen mevzuyu buraya getirecekler, 'bunlara herhangi şekilde dokunmayın' dediler. Bu beyanların dışında 2 gündür PYD/PKK çevresinin attığı çığlıklara bakınca, sahadaki gerçeklikte bir değişim olduğu gözüküyor. Bu istediğimiz noktada değil. Suriye'nin ordusu dışında hiçbir silahlı güç istemiyoruz diyorlar. PYD/YPG'nin böyle bir tabanı yok. Orada başka Kürt gruplar var. Bunların her biri PYD/YPG'yi destekliyor diye bir şey yok. Aktif petrol kaynakları, doğalgaz kaynakları ne hikmetse PYD/YPG'nin olduğu bölgedir.

"HTŞ LİDERİ COLANİ İLE AB İRTİBAT KURDU"
Bazı batılı ülkeler sadece şunu söylüyorlar. Suriye'nin tamamının ne olacağı umurlarında değil. Azınlık meselesine dikkat edin, diyorlar. Bunu söyleyenlerin yüzde 90'ı kendi memleketlerinde azınlık meselesini çözememiş. Bunların bir kısmı gelişmiş ülke. Siz kendi azınlık sorununu çözemezsiniz, Suriye'ye model dayatıyorsunuz. Burada etki üretmek değil Suriye'ye yardımcı olmak. Bizim yürüttüğümüz diplomasi, bütün çevrelerle, ABD ve Avrupa dahil bu istişareleri sürdürüyoruz. HTŞ Lideri Colani ile AB irtibat kurdu. Şu anda 'listede böyle o yüzden temkinliyiz ama görüşüyoruz' deniliyor. Resmi yöneticiniz görüştükten sonra bu fiilen ortadan kalkmış oluyor. Kazansa bile terörist olarak kalanlar var. Hakikati güç mü belirliyor, güç mü hakikati belirliyor. Bu ayrıca konuşulması gereken konu. Bu iki kavram ne kadar birbirine geçiyor ve sentez oluşturuyor.

COLANİ İLE KALIN NE GÖRÜŞTÜ?
Türkiye'nin Colani ile görüşmesi, Suriye Milli Ordusu ve küçük gruplarla görüşmesi bugün değil ki. İstihbarat örgütleri hep görüşüyordu. Amerika'nın bu şekilde nitelemesine rağmen istihbarat örgütleri Amerika'nın onlarla hiç görüşmüyor mudur? İstihbarat örgütleri herhangi şekilde görüşmezse sahada ne olup bittiğini bilemez. Bizim istihbarat örgütlerimiz sahadan hiç çekilmedi. Sahadaki gerçeklik ile masadaki duruşumuz arasında senkronize bağlantı var.

"PYD'NİN SON KULLANMA TARİHİ GEÇTİ"
Yukarımızda bir savaş var. Aşağıda askeri hareketlilik oluyor. Bütün bu süre içinde TSK'nın ortaya çıkan çatışmalarla ilgili analizleri yüksek isabete sahip. Hangi harekatın nasıl sonuçlanacağına dair değerlendirmeleri de son derece yüksek isabetle tespit edildi. Silahlı kuvvetlerimizin bu kapasitesiyle gurur duymak olur. Rafta bir ürün olur, son kullanma tarihi geçmiştir. PYD böyle bir şey. Son kullanma tarihi geçti ama rafta duruyor. Muhtemelen mevzuyu buraya getirecekler, 'bunlara herhangi şekilde dokunmayın' dediler. Bu beyanların dışında 2 gündür PYD/PKK çevresinin attığı çığlıklara bakınca, sahadaki gerçeklikte bir değişim olduğu gözüküyor. Bu istediğimiz noktada değil. Suriye'nin ordusu dışında hiçbir silahlı güç istemiyoruz diyorlar. PYD/YPG'nin böyle bir tabanı yok. Orada başka Kürt gruplar var. Bunların her biri PYD/YPG'yi destekliyor diye bir şey yok. Aktif petrol kaynakları, doğalgaz kaynakları ne hikmetse PYD/YPG'nin olduğu bölgedir.. Zülfikar Gençtürk
15-temmuz.net haberleri

Bu haber 102829 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Bakan Fidan'dan Şam'da net terör mesajı: Suriye'de PKK/YPG'ye yer yok!.
Bakan Fidan'dan Şam'da net terör mesajı: Suriye'de PKK/YPG'ye yer...
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Suriye yeni yönetim lideri Ahmed Eş-Şara ile bir araya geldi | Başkan Erdoğan işaret etmişti
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Suriye yeni yönetim lideri Ahmed...